Yüzümde üşüyen kederler
İsyanla buluşur;
Dudaklarımda kıvrılıp yatan,
Kimsesiz bir çocuk uyur
Gözlerim seviş batağıdır hasrete
Kanlarında sular boğulur
Bir garip suskunluk çöker Hınıs’a,
Ne rüzgâr bağırır ne duman savrulur.
Çatlamış yüreklerin harman yeridir bu toprak,
Her adımda bir çaresizlik yankılanır.
Geceydi… Ay bile suskun, yıldızlar mahzundu,
Bir milletin kaderi, bir tetiğin ucundaydı o anda.
Sırtından vurulmuştu vatan nice zaman,
Ama bu kez alnından vurdu ihaneti bir kahraman.
Geceye düşmüş bir iç çekişim var,
Adını kimse bilmez, sadece duvarlar.
Karanlıkta yankı olur,
Sözsüz bir çığlık gibi savrulur.
Saymazsak hayalini,
Ben bu dünyanın en sessiz köşesiyim.
Ne gelenim var,
ne de gidenim,
Adım bile unutulmuş,
Unutulmaya yüzden başlanmış.
Yitik bir seherin mahmuru gibiyim,
Sessizliğin kıyısında sararmış yapraklar kadar,
Bir rüzgar, taze susuz toprakları karıştırırken,
Ben, düşlerin uçurumunda asılı kalan bir adamım
Gecenin mırıldanışında kayıp isimler var,
Hiçlik deryasında düşen bir harf gibiyim,
Sesinle tamamlanan, adını bilmeyen.
Gecenin gırtlağında boğulan bir çağrıyım
İçimde yankılanan sen,
Sen benim yarı çocuk,
yarı genç çağımda,
gözümün gördüğü
yaratılmış en güzel varlık.
Karanlık şehirlerin arkasında bir yasak sevda saklı,
Doğudan kopan rüzgar gibi, savurur yürekleri yıllar boyunca.
Gözlerimde saklı kaldın, uzaklarda bir hayal gibi,
Kentlerin ayrımı koyar bizi sınırlarına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!