Yüzüme karşı sonu "arz ederim" diye biten bir dilekçe dahi yazamayacak kişilerin arkamdan konusu "ben" olan kalın bir romanın yazarı olabilmelerine şaşırıyor muyum? Hayır!
serçe parmağımızdan
uçan küs
baş parmağımıza konarken
şekil değiştirirdi
işte bu kadar kolaydı
çocukken barış...
düzeltecek kişinin sen olduğunu bilmeden "düzelecek, düzelecek..." diye beklersen daha çok beklersin! ! !
iyi bakamadık aşka
şimdi: ölümcül öksürüğüne
hapşırık muamelesi yapıp
"çok yaşa! " desek te nafile!
İnsanlara dertlerini anlatmaya gör
Anında bir cüzzam karantinasında bulursun kendini....
çok şey yaşıyorum
yaşlanıyorum ama
içimde bırak çocuğu
daha doğmamış gibiyim...
henüz ilk ağlamam yankılanmamış sanki
ilk gülümsemem sevince boğmamış kimseyi
üzgünüm sevgili dana,
çok kısa bir zaman dilimi içinde
kuyruksuz kalabilirsin! ! !
İyi adamların sendelendiği muhtelif zamanlar, cümle boş herif için piyasa vaktidir. işte o zamanlar, iyi adamlara nazarlık ve yeni adımlara hazırlık vasfında iken, boş herifler için pazarlık vesilesi kaldırımlar ihdas eder. işte bu zevat sendeleyen ve toparlanmaya hazırlanan iyi adamların boşalttığı meydanda fırsat zannettikleri bir ortam kurup, sattıkça, satarlar kendilerini ganimet misali. elbette ki çok uzun sürmez meydanın gerçek sahiplerinin dönüşü ve yine elbette ki çok uzun sürmez aç tavukların darı ambarı düşü.
beynimizin derinliklerinde: "acaba ne demek istedi? " suali kendisine cevaplar ararken ve hatta bazen: "bu söylem yahut eylem bildiğin yanlış! " diye içimizden geçirirken, dilimizden: "vardır bir bildiği! " söylemi gayriihtiyari dökülüyor... irademize ipotek koyan ve düşüncelerimize asla ehemmiyet vermeyen bu durumu da "dava" diyerek açıklıyor ve sözde kendimizi tatmin ediyoruz...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!