Yıllar oldu bana dönmedin geri,
Hiç çare kalmadı kavuşmak için.
Ağlamaktan soldu gözlerin feri,
Hiç çare kalmadı kavuşmak için.
Seni çok aradım yıllar peşimde,
Vay ulan şu hale bak bir köpek havlar durur
Bir köpek ki tasmasız sağa sola kudurur
Bu köpeği besleyen sahipleri utansın
Kerkük Musul yandıysa yakan itler de yansın
Vay garip memleketim vay Kerkük'üm Musul'um
Kalemim kırıldı, verildi hüküm,
Adamlık bu ise sizlerin olsun.
Madem ki bu imiş kaderim, yüküm,
Adamlık bu ise sizlerin olsun.
Yürüsem yol bitmez uzar da, uzar,
Seni!
Sana beslediğim derun-i duygularımdan
Ve en olmadık yerde ortaya çıkan kaygılarımdan
İnsandan, hayvandan gülden çiçekten
Ve hatta kanadı kırık böcekten
Ben seni!
Oğuz Kağan atını sürmüş Tanrı dağına
Kutluğ dağa varınca sarılmış Gök Tuğuna
Yüce Gök Tengri demiş hoş geldin Oğuz beyim
Şimdi beni bir dinle sana bir öğüt deyim
Oğuz dinlemek için kurulmuş otağına
Beyler toya gelince seslenmiş sol, sağına
Korkak kadın, korkudan erkeğin hikayesi bu
Erkek yetmişliğin dibine düşmüş…
Ve kadın erkeğin rakısına meze
Ve titrek elleri erkeğin sarhoşluktan
Kadın ise erkeğin kalbine düşüyor
Gözlerinde ki boşluktan.
Gönlümü adadım senin yoluna,
Aşkın ile yanıp kor olsun diye.
Gözümü sunmadım yaban gülüne,
Senden gayrısına kör olsun diye.
Aşk yolu yürüdüm yıllar boyunca,
Sevdan ile mecnun eyledin beni,
Şu garip gönlümü köze çevirdin.
Nereden tanıdım ve sevdim seni,
Bütün baharımı güze çevirdin.
Bir bakışla yaktın sinemi benim,
Kırk alp ile kırk bin asker
Vuran Kürşad, kıran Kürşad
Çinin çetin ordusuna
Korkusuzca giren Kürşad
Pusatı durmaz kınında
Çakal sofrasında tek başına Kurt
Mertçe, namertlere hesap soruyor
Kurdun bastığı yer elbet olur Yurt
Kurt ki korkusuzca mertçe duruyor
Kurtların yurdu var bir Anadolu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!