Akdeniz’in karşı tarafı karanlık.
Bu yanı kan revan
Oturup anlatamam ki,
Olymos’a yağmur yağıyor.
Akdeniz farkında değil;
ne kahve buğusu gözlerimin
ne de yosun tutmuş ayak tabanlarımı görmüyor.
Şu tepemde ki çınar ağacı,
yıpranmış ve ıslak yüzüyle bana gülümsüyor.
Duydum ki memlekete gelecekmişsin
Öyle sevindim ki
Düşüne biliyor musun o gün
O gün; yedi cihan
Yedi renk
Yedi karanfil
Demir parmaklıklar,
sürgülü kapılar
Hele hele duvar dibi gardiyanlar
hiç değişmemiş.
Yıllar sonra her şey yine aynı
……….bildik,tanıdık.
Hazal, inci dişli,gül yanaklı kız.
Diyar-ı hicran’ın sesi.
Dağ gibi sevdaların sıcak nefesi.
Bir soluk üfle.
Hazal, ben gelince,
ceylan gibi kaçıyorsun.
Gidiyoruz
İstediğiniz gibi yani,
Tek tek,
destursuz
Kimimiz zatürreden,
Kimimiz kanserden
Gitme!
Gitme bir tanem
Her yan kurt çakal
Mideleri kan akıtır
Seni ayakta parçalarlar
“Anka, şimdi sen uzak bir masal değilsin”
Ah Anka! Buralara neden geldin?
Kaf Dağı’nın ardından
Sen, Antalya,
Büyülü aşkım.
Ustaların altın kalemi.
Ressamların oryantal fırçası,
Aşıkların kırılgan, mahcup kalbi,
Dinle beni;
O gün şöyle dediler
“Devrimler halk içindir “
İnanma çocuk
Her devrim kendi hegomanyası içindir..
Bir süre sonra halk unutulur.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!