Muharrem Akman Şiirleri - Şair Muharrem ...

Gelme sabah gelme mateminle
Acıların sessizliğini yaşatma yine
Kan yağar duman yağar memleketimin üstüne
O canlar ki yirmisinde yirmi beşinde..
Gider birer birer cennetine
Her yükselen dumanın ardından

Şöyle bir doğrulup gerildi yatağından
Sesini en tiz en etkileyici şekilde ayarladı
Belliki çok mühim şeyler anlatacaktı
Yutkunup hıçkırdı gözleri dondu kaldı
Girdi kendi zaman tüneline
Elleri şöyle bir uzandı

Gün olur gelir zamanı,ayrılıksa ayrılık,vuslatsa vuslat
Fırsat kollar hain eller,üfürür hıncını bir kez daha
Bir çok yaprak düşer dalından, zamansız hesapsız
Yasını tutarmı ülkem,akan kanlar için toprağına
Siyahsa matemin adı öyle anılıyorsa alemde
Bize her gün siyah,bize her yer kapkara siyah

Diş sızısı vurur ya avurtlara
Bir böbrek ağrısı romatizma sancısı
Öyle düştün yüreklere Miray bebek
Babanla halanla hastane yolculuğunda
Son soluklarınızı verirken yolda
Sanki boğmuşuz birbirimizi bir kaşık suda

Hani bir kuş süzülür ya şöyle bir uzaktan
Takip edemezsin hızından gözlerin şaşar
Zaman sende öyle akıp geçip giden sin
İnsan illa saçlarına ak düşüncemi anlar
Dünküler çoğaldı daraldı hafızamız
Dünkü çocuktu dünkü talebeydi

Senin de ah ben eskiden,diyecek yılların var artık
Tam oniki mevsim bıraktın geride
Ana baba dizinden ayrılmadığın hemde
Sevincin neşen gözyaşın yerinde
Bitirmişsin bebekliği emeklemeyi
Koca bir yük binmiş omuzlarına

Yokluk yoksulluk ve düşman sarmışken ülkemin dört bir yanını
Terkedilemezdi bu asil ,kutsal vatan zalimin zulmüne
Gayrı imkansız diye bir şey yoktu umursanmadı düşmanın çokluğu
Ya istiklal ya ölümdü Mustafa Kemal Atatürkün buyurduğu

Girmemişti tarihler boyu bu millet kimsenin buyruğuna

Biz uyurken dün gece dövizin ateşi çıkmış yine
Patlamış fireni, tutulamazmış bir daha
Birleşik kaplar misali, çıkarken el âlemin ederi
Düşecekmiş cebimizdeki paranın değeri
İnecekmiş zam yağmuru olarak
Fakire fukaraya gecekondulara asgari ücretliye

Henüz bir yudum su içimlik,
Bir nefes alımlık zaman öncesi.
Lambaların yaydığı ışık,
Gecenin sinsi karanlığı,
Ve etrafın ıssız,
Duvarların pembe oluşu,

Baretim lambam elbisem
Çıkar meydanlara
Adım anılır methim olur yasım tutulur
Atılan nutuklarda
Bir kendime bakarım birde sözlere
Bu yüceltme bu değer bizeyse