Tanrı Dağları’ndan doğar bir ışık,
Ötüken çağırır: “Uyan, ey kılıç!”
Gökbörü ulurken titrer her bakış,
İçimde tutuşur, kor bir alevle çağırış
Bazen aklıma geliyor onu arıyorum, kaybediyorum kendimi,
her rekâtımda onunla günaha giriyorum. Razıyım, gerektiğinde yanarım.
Buyur, sen de gel
Şu öksüz Türklüğüme köz ver
Yanıp tutuşalım,
Turan için doğrulalım!
Kalk artık, yürü cehenneme, korkma.
Seversin, yoklarsın kalbini ilk bakışında,
Sonra anlarsın, kararır hayatın gerçek yüzünü tanıdığında.
Beklersin, bir umut sevsin diye kalbin uğruna,
O ki, sevgisizliğini vurur suratına.
Bazen bir seni ararım
Kim olduğunu bilmeden
Gel göster kendini
Bir an önce ölmeden
Ben mi korkarım?
Ve bugün yeniden 19 Mayıs…
Son ocağım sönmesin diye
15’inden 55’ine canını feda edenlerin
Vefasıdır, sözüdür, vatanıdır 19 Mayıs.
Kanla yoğrulmuştu toprağın sesi,
Bu topraklarda bir gecede binlerce yuva söndü.
Depremler yalnızca binaları değil, umutlarımızı da yıktı.
Hakkı yiyenlerin, gözünü para hırsı bürümüşlerin ihanetinde ezildik.
Enkaz altında kalan yalnız bedenler değildi; adaletin de üzerine çöktü betonlar.
Bir yangınla karardı gökyüzü...
Kimse ümidini kesmesin yarından,
Derdi eksik olmaz sensiz günün hesabından.
Zaten kesmedim ben ümidimi hiç semadan,
Gözü yaşlı kalmasın Nazlı'nın başkasından.
Bakarsın ağlar köşede Ahmet,
Ey beni yaradan, ne güzel yaratmış,
Şu köyümü ne güzel donatmış,
Yeşiliyle mavisiyle sarılmış,
Ey güzel yaradan, Yeşilce’mi ne güzel yaratmış.
Hasret kaldık o güzel mazilere,
Kalbimde dolanıp
Aklımı bulandırırsın
Gözlerimden akıp
Bahtımı karartırsın
Yürüdüğümüz yoldan döner
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!