Ve güneş yine batıyor akşam oluyor.
Akşam kızıllığında gün batıyor.
Ömürden, gönülden ve
günden gitmenin adıdır gün batımı..
Çay gibi sade yaşamak…
Gün batımı gibi vakarla çekilmek sahneden.
Güneşin gurubuyla, insanın kalbi de tefekküre meyleder.
Bir bardak çayla beraber, kâinat kitabının bir sayfası çevrilir.
Hasat Zamanı
Susuz Kıraç uzak bir köyde
Akşam oluyordu bozkırların içinde
Bir yıl boyu beklersin
Hasat zamanı rızkını ararsın
Eskisi gibi zor olmazdı …
Bu şehre HÜZÜN akşamlar çökünce İner...
Güz mevsimi , hazan mevsimi, sonbahar mevsimi...
Hüzünler, elem ve kederler hep hazanda gelirmiş ....
Hazandan geçmeyen hüzünden ne anlarmış ....
Hürriyettin izinde
Kuyular içinde Yusuf gibiyim,
Ateşi bekliyen ve korkmayan
İbrahim Halil gibiyim
…
Kuzeyden güneye
Batıdan doğuya
Annelerin duasını duymak
Onlara huzur getir
Onlara huzur getir
Kanatlar aşka uçmak içindir.
Ateşe doğru kanat çırpan bir âşıktır
Aşka uçarsan kanatların yanar
Aşka uçmazsan kanat neye yarar?
Tuhaf zamanları yaşayan karanfil gibi
Biz kaldık ortasında hayatın , bir de dağ karanfili
Hüznün dolduğu bir zamanda dağda açan karanfil
O zaman Karanfil yüreklilere selam ...
Kalpleri, ruhları ve düşünceleri ısıtan mis kokulu kırmızı çaylar...
Kitaplar tıpkı çaylar gibi kırmızıymış
Kitap okunmuş, çay içilmiş...
Yollar yürümüş, şehirler dolaşmış,
Çay içilmiş, kitap okunmuş....
Ve çaylar gelmeye hep devam etmiş..
Bilir misin köylerde akşam olunca
Çekilir el ayak ortalıktan
Bir hüzünlü ay doğar , karanlığa
Çoban sesleri , köpek sesleri...
Kulak verdin mi Kavala?



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!