Dünyayı çocukların gözünden görmek
Hayatın en özgür ve en masum dönemi
Yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın...
Masumiyeti bir yavrunun bakışlarında bulabilirsiniz
Hayatımız boyunca özlemle geri dönüp baktığımız masumiyet ve mutluluk dönemi...
Dicle kıyısında bir gece vakti çay molası
Dicle üzerinde bir köprü hem de on gözlü
Ağustos hem de on altısı
Gecenin mühürlü karanlığına
Çayı demliyoruz
masada çay bardakları ve dostların muhabbetti
Sadece Güneşin değil
Herşeyin sararttığı dicle
Ağlayan, çamur renkli Dicle
Hevsel Bahçeleri ne zaman meyve verecek
On gözlü köprü , ne zaman gönül köprüne kavuşacaksın.
ne zaman berrak akacak ...
Sessiz sıcak bir gecede
Fiskaya’nın mekân edindik.
Sur üstünden bir akşam
Diyarbakır’a sevgi besledik
Gizlemek mümkün değil sevdanı
Gecenin mühürlü karanlığına
Ayrılığın adı Eylül
Göç eden kuşların adı Eylül
Sözlerin en acısı eylül
Sadece Güz'ün hüznü değil
Artık yazın hüznü Eylül
Sararıp düşen yaprağın yakarışı,
Biz faniyiz bu dünyada misafir
Bu dünya beş para etmez bir kıymette
Kaybedince değerini anlarız
Gidenlerin sırasında biz varız
Gece ve Mehtap
Gece, mehtap ve deniz
Ay ışığı iner denize
Bu gece bir başka
Mehtapta ay vardı
Sahilde çay keyfi
Gökkuşağını seviyorsan yağmura katlanmalısın
Çünkü yağmur ardında bir gökkuşağı bırakır...
Bir de
Bahar gelse idi...
Halilürahman gölünde
Yakmayan ateşin şehrinde
Adını bilmediğim bir ağaçtan
Sesiz bir nehir akıyordu
Bir gamlı hazân göl kenarında
Omuzlarına sinmiş kohne hanın nefesi
Gözlerin, benekli duvarların kapanmaz yaralarında
Hangi kapı çıkar aydınlığa bilinmez
Sal kendini dibinde akan suyun serinliğine



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!