Nedir su ask...? Ask hayatin bize hazirladigi en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçirecegi hiç belli degildir. Daha ne oldugunu bile anlayamadan onun hükümdarligina giriverirsiniz. Ask; en yalin biçimde anlatilan tek kavramdir o, adi kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmaniza gerek yoktur, "Asik oldum" dediginiz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlikla anlayabilir, çünkü askin dili tektir.
Askin zamanini biz ayarlayabilseydik eger ve kime neden asik oldugumuzu anlayabilseydik,askin sirrini da çözerdik herhalde. Ama o zaman da askin insani alip götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.
Ask hayata karsi islenen en güzel ve en dogru suç ortakIigidir, ask hayatin bütün tekdüzeligine, bütün siradanIigina en soylu baskaldiridir. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakismaz. Ve elbette yasanilan aski suçlamak,yargilamak, karalamak, inkar etmek de aska yakisik kalmaz. Bu önce haksizlik, kendinize saygisizlik olur. Insan sonuna kadar savunmali askini, karsilik görmesede, aci çekecegini hissetsede, yarin terkedilecegini bilsede, ailesini karsisina alacagini bilsede taviz vermemeli askindan, "Seni Seviyorum" diyebilmeli gögsünü gere gere. Ask iste o zaman asktir. Ve bunun dogrusu yanlisi yoktur, zaten askin kendisi dogrudur, kime karsi duyuluyorsa bu ask, dogru insanda iste odur.
Askin zamani yoktur, hep hazirliksiz yakalar insani. Evli olmaniz, sevgilinizin olmasi, bir ayriligin taze yaralarini kurutmaya calismaniz,bagliliktan korkmaniz, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda degildir. Iste ask bütün bunlara tek basiniza karsi gelebilme yurekliligidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu...
Askin ne zaman gelebilecegi belli olmadigi gibi, ne zaman gidecegi de hiç belli degildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir baska göze bakmaya, bir baska tene dokunmaya baslamasi o kadar da zor degildir...Asktan degil, onun kaçmasindan korkun ve dogruluguna yanlisligina bakmadan sonuna kadar savunun askinizi.
Biliyor musunuz, hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin içinde gerçek ve dogru olan tek guzellik ASK.! ! . Lütfen ona haksizlik etmeyelim
Ocakbaşı mevsimi, şubatın on altısı,
Görünen güneş değil, adeta karaltısı,
Devasa bir değirmen unları savuruyor,
Dondurucu bir ayaz her yeri kavuruyor,
Karanlık bir beyazlık sararken tepeleri,
Saçaklardan sarkıyor devlerin küpeleri,
Bir off da dağı yıkarsın
Bir gülsen yaramı sararsın
Sen benim ruhumun aynasısın
Of aşkım of yüreğim yanıyor
Bu acıya Muhammed Elyıldırım nasıl dayansın.
Haykırırlar sahte yüzler ihaneti
Hayatın keşmekeş ilerleyen vaziyeti
Tökezleyerek yürütürsün varlığın nimeti
Haince vuranlara ne diyebilirsin kardeş
Namusla yaşayana kötü gözü kor edemezsin
Öyle bir hayat yaşadım ki,cenneti de gördüm cehennemi de..
Öyle bir aşk yaşadım ki,tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de..
Bazıları seyrederken hayatı en önden,kendime bir sahne buldum, oynadım..
Öyle bir rol vermişlerdi ki,okudum okudum anlamadım..
Kendi kendime konuştum bazen evimde..
Hem kızdım, hem güldüm halime..
Aşk yok, aşka inanmam dediğim anlarda çıktın karşıma. Önce gülüşündü seni bana çeken, sonrasında o gülüşün altındaki yaralı yüreğin…
O gün, hani seni gördüğüm ilk gün; tren istasyonunda yağmur altında saatlerce oturduğumuz ilk gün. Sözde tren beklerken onlarcası geçip gitmişti de aldırmamıştık. Yağmur bedenimi ıslatırken, her damlada bir kat daha sana aşık olduğum gün… Yaşama döndüğüm, aşkın varlığının kanıtını gördüğüm gün…
Ve sonra…. Sonu olmayan bir yaşam içinde asla gecesi olmayan bir gün gibi doğdun hayatıma. Oysa senden once “yağmurlar bile isyan ederdi akıttığım yaşlara onlar bile benim kadar ağlayamazdı”. Ya bu ben değilim, yada zaten ben bende değildim… Hayallerde yaşatılabilirdin, bir rüyada yer alabilirdin, belki de bir masal karamanı olabilirdin ama benim olamazdın...
Zemzem suyu kadar saf ve berrak sevgilim
Evliyaların dilinde didari olmuş yüz güzelliğin
Hanedanlar kıskanmış sormuşlar vezire bu aşkı yaşayanlar kim, git ve bitir demişler
Rapor verecekmiş vezir gördüğü aşk dan büyülenmiş
Anlamış ki hanedanlar aşkı bitirmeye giden vezir olmuş rezil
Muhammed ile Zehra dururken Leyla ile Mecnun kim… :)
Ne halde olduğumu kimse bilmesin,
Ben bile kaçıyorum bu sorulardan;
Kendimden ve aynalardan...
Çok kez öldüm ben!
Ve bir cesede bakmak her gün,
Geçmişe dönmekten başka hiçbir halta yaramıyor.
İsrail'e sesleniyorum sizlerki canı candan ayıranlar
Fakirin,masumun hakkını alıp bundan medet umanlar
Küçücük çocukları anadan babadan ayrı yetim bırakanlar
Kör kurşunlarınızın hedefi olan bu canlara yazık değilmi.
Kalbe yenik düşen, söyleyin; kimdir kaptanı bu geminin
Âh o akşam o tirenden gülüşün!
O gülüş kalbime aksettiği an
Duymadım ilk ateşin düştüğünü;
Şavka benzer bir ışık zannettim.
Macera başlamak üzereymiş o gün.
Sürecekmiş bu ateş yıllarca.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!