Müebbet
Sen benim katilimsin.
Bir gecede hükmümü verdin,
Ne savunma hakkım kaldı, ne bir son sözüm.
Sessizce çekip gittin,
Geride yalnızca küllerim kaldı.
Kalbimi mezar yaptın duygularıma,
Her gülüşüm bir ağıt şimdi.
Son kurşunu sıktığında
İçimde bir ömür sustu.
Ben seni affetmiyorum.
Affetmek, suçunu kutsamak olurdu.
Unutmaksa seni temize çıkarmak.
O yüzden ne affediyorum seni,
Ne de unutuyorum.
Seni mahkûm ettim ben,
Vicdanının en dar hücresine.
Ne güneş ısıtsın seni,
Ne rüzgâr serinletsin.
Her adımın, bir pişmanlık kadar ağır olsun,
Her gecen, kendi sessizliğinle boğulsun.
Gözlerin yıldız ararken gökyüzü kapansın,
Dudakların su isterken deniz çekilsin,
Adım attığın her yerde gölgen bile senden kaçsın.
Ben seni kalbimin mahzenine gömdüm,
Güneşe hasret,
Yıldızlara yasaklı,
Tek hücreli bir karanlığa zincirledim adını.
Sen giderken ben sustum,
Ama suskunluğumdan doğan her yankı,
Seni bin kez öldürecek kadar soğuk şimdi.
Bir dua değil bu;
Bir lanettir.
Seni unutmamı dileme artık —
Çünkü unuttuğum an, kurtulursun.
Ben seni unutmuyorum.
Unutmayacağım da.
Adın, cezan olacak.
Müebbet.
Dilerim ki, her sabahın gecenden daha karanlık olsun, ve ben unutmadan, sen asla huzur bulamayacaksın.
Kayıt Tarihi : 5.10.2025 16:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)