Ey dara düşmüşlerin tek kurtuluş ümidi!
Biçareyiz, bir çare lütfeyle derdimize
Sessiz çığlıklarımız Arş-a dayandı şimdi
Nemrudî ateşleri gülistan eyle bize
Siyah bulutlar dönüp tepemizde durmakta
İçimdeki kıvılcım alevlenerek yandı.
Bu acı ızdıraba yürek nasıl dayandı.
İrem bahçelerinin güllerine aldanıp,
Cehennem-i ateşte, koca bir nesil yandı.
Gölgenin korkusundan ay-güneşi gizledik,
Önümde bir kâğıt, elimde kalem
İçimi dışarı bir vurabilsem
Değişip duruyor sürekli âlem
O hıza bir ayak uydurabilsem
Her şey değişiyor; zaman, insanlar
Yeter! Ey zulmüne dûçar olduğum
Zihnim işgalinle perişan senin
Hazanı yaşadı baharda ömrüm
Zehrin kursağımda bir nişan senin
Alt üst ettin aklım, fikrim kör düğüm
Yüreğime inen o ferman senin
Şiir; kültür deryasının, ilham süzgecinden geçmesiyle elde edilen âb-ı hayattır.
Şairlik; duygu ve düşüncelerin, kelimelerle birlikte yürekte harmanlanarak, nakşa dönüştürülme sanatıdır...
Henüz çok küçücük bir çocuk iken
Okuma- yazmayı senden öğrendim
Oturup-kalkmayı dahi bilmezken
Sevgi ve saygıyı senden öğrendim
Karanlık günüme nur saçtın sanki
Dışıma bakıp ta bana imrenme
Acım kıvrandırır dinle Be doktor!
Gülücüklerime hiç değer verme
İçerim kan ağlar, anla Be doktor!
Sevda denizine bir olta attım
Aşkın öyle müthiş ki, volkan gibi içimde
Ben sana tâ doğuştan sevdalıyım, Erzurum
Tarihlerde destansın, en muhteşem biçimde
Ben sana tâ doğuştan sevdalıyım Erzurum
Nene Hatunların ve Kara Fatmaların var
Bir mektup gönderdim dün cananıma,
Yazdım ki, sevgilim ne âlemdesin?
İmkânın olursa eğer yanıma.
Saniye durmayıp, hemen gelesin.
Sensizlik tâk! etti inan ki cana,
On yedi Ağustos Salı gecesi
Dünyayı ağlatan tûfana bakın!
Gökleri yırtarken yerlerin sesi
Ejderhaya dönen ummana bakın!
Kıyamet benzeri korkunç bir sahne
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!