1991 Kocaeli/İzmit
Olur ya bir gün bir mecliste
Hasbihal ederken
Hayatımın kalın ciltli romanında
Küçük bir nokta vardı
Adı Ahmet'ti dersin
Suskunsam,
Bir harf bile,
Derdimden.
Sabahlar ışıksız,
Odam örümcek ağları,
İçli içli ağlarım.
Zamanın okunu
Kendimize çeker
Ellerimizle tutar
Ve durdururduk
Yüzyıllarca sevişir
Kelimeler enkaz altında kalır
Susarım
Bir kuş ölür gökten düşer
Bakamam
Bir kalem yarılıp kırılır
Yazamam
Tarihin derinliklerinden gelen bir çığlık gibi
Yok olmuş ulusların son çırpınışları
Kaybolmuş uluların satırları gibi
Çağlar gerisinden sesleniyorum sizlere
Belki sene bilmem kaç bin
Bir mağara duvarına nakşedilmiş şaheser gibi
Sonsuzluğu arayanların şiiridir bu duyduğun ezgi,
Ulaşamaz ona ne madde, ne mana, ne sezgi.
Zevk-ü sefa peşinde geçmişse koca bir ömür,
Ne zevkle ne sefayla, heyhat bir kürekle gömülür.
Hatırlar mısın?
Duvarları sevgili harfleriyle dolu
O seviştiğimiz köprü altını
O duvarlar artık sana küs
Bana yoldaş, arkadaş
İsyankar dökük sıvalar
Nefsimin cırtlak bağırışlarını,
Sana armağan ediyorum.
Hırsla istediğim ne varsa,
Bir çırpıda arkama atıyorum.
Yıllar yılı büyüyen istek ve arzuları,
Tırnaklarımla parçalıyorum.
Bir gonca gül açmadı gittin gideli,
Sahi, neydi uslanmaz günahım?
Odama siyah perdeler çekildi,
Nerede doğan güneşim, serin sabahım?
Bir deli yangın kavrulur başımda,
Kimsesiz sokak, yıpranmış kaldırımlar ve ben
Ölümün şerefine kaldırılmış bomboş kadehler
Gel gör bak, yağmura susamış virane evler
Arayışın arzusu, avaz avaz bir haykırış,
Pusu kurmuş izliyor çıplak ağaçların gözleri,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!