Ağzın, açılıyor sis görünüyor dağdağa
Ağzın, gül fışkırtan yanardağ öyle ki
Ağzın, çıkmak mı Sina'ya ikiz ve gözüpek
Ağzın, körebe, ab-ı haram
Ağzın, beri yandan mecnun
Nazım Hikmet KOÇAK'a
Güz, çirkin bir elyazısıyla kireçtaşlarında
Çağıldar sokak girişleri, sıkkın yürek
Gecenin ayak bilekleri ağır, yorgun
Oturur girişte çağrısız bir Velî
Mutsuz. Ve serinkanlı bir mum gibi erir
Göz göze değince kopar ip, neye yarar Büyük İskender
ya da bulutlar çobanı olman.
Neye yarar ateş ilminin erbabı olman, el ele değince kıvılcımlar saçılır ortalığa; dudak dudağa değince bir şeyler olur güneşin denize değmesi gibi; şimdi neye yarar yani Davud gibi avaze olman, Süleyman gibi kuş dilinden anlaman neye yarar.
İnsan, bir avuç ham vişne yemiş gibi uyanır kimi sabah,
yaralı bir ceylan gibi su kıyısı arar; neye yarar Yusuf gibi çözümsüzlüklere çözüm olman, yokluklarda konaklaman.
Aslında bir buzdağıdır aşk, gerisini kimse anlatamaz.
Dün gider gündüz gelir, kendi gider öbürü gelir;
bu akşamlar böyledir, biri gider öbürü gelir.
Gittim buz balesi öğrendim,
zaman'ın buz tutmuş nehirleri için; aşk gider ne gelir?
Bir kuş vardır, gökyüzünü anımsar iç çekerek,
bir gemicinin ırak gözleriyle; aşk gidicek ne gelir?
Düşten yarattım seni ben kelebekten ötürü
Kömür tozlarından, sudan yarattım, içime
Boğuk bir ney sesi gibi menderesler çizen
Çatladı artık kabuğun yokuşlara vurdum seni
Bir gölgeler korosu adını yineliyor içimde
Ben delirmiş dağ yollarından yanayım
Delirmiş ve bir yaralı gibi uçurumlara koşan
Veya zinaya kışkırtan upuslu kadınları
İlkyazın acemi sesiyle sabaha yakın
Hani dolduruşa gelen mart ağaçları gibi
Hep düş kırıklıklarını anlatırlar ya sulara
Bu akşam ay terkedilmiş bir çocuktur
Kendini bulutlara vurur ah umutsuzdur
Kırmızı bir karınca gibi içime sokulur
Haydi bir şırıltı koyun şurama, ağır
Gidiyor o, bir türlü kanım akmıyor
Kalın öpüşleri kentin,
Eprimiş zamanlarda öten yitik horoz,
Erken açan erik çiçeklerine asit,
Her ölümde Mevlana duasıyla kendini kandıran.
Yüzünün karanlık kitabında
Eski bir düğümü çözüyor hayat.
Işıktı ışık, ışık ışıktı gördüm.
Ben onu gördüm yurdunda maratonun-
Işıktı ışıktı, ben onu gördüm.
Gördüm ve kıvandım insan için,
Gördüm ve ağladım insan için,
Ritsos'un yurdunda, Elitis'in.
İnsanın da halleri var: yalın hali
Har aşktan yenik döndüğünde ter ü taze
Mürekkebini akıtmış tarihe ne var ki
O tarih kitabe-i seng-i mezarda dize
İnsanın da halleri var: su hali
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!