Tüm bu süreçler insanlığın toplumsal olan süreçlenmesini ortaya koyan sancılı gerekli olgunlaşma ve kendisini geliştirme aşamasıdırlar. Hep bu aşamalarda toplumsal yapı, belirip dağılan, tekrar yön alıp yön veren yapıdır. Tüm aşamalarda, toplumsal işleyiş bu aşamaların ana yol gösterici bel kemiği oluşla, insanoğlunun, öznel nesnellikçe kontrolü altına alınmaktadır.
Kendi üretim teknolojileri seviyesinin muktedirliği ile toplumsal yapı birey ve halkını, yaşam sigortası içine alan bir üretim tüketimler ilişkisi içine girmiştir. Bu muktedirlik kendinden önceki toplumsal oluşumlar içinde yoktur. Zaten her bir sonraki toplumsal aşama, bir öncekinin içinde adım olacakla varsa da, muktedirlik olacakla yoktur.
Her toplumsal aşamada emek vardır ama bu üretimse girişmelerin bugünkü teknolojilerine ilişkin üretim ve paylaşım düzenletilmesi yoktu. Bu neden ile toplumlar çalışamayanına; çalışamayan halk yapılarına da, bugün her tür sunumu yapmaktadır. Bu sunumlar; hemen hemen ayrımsız olacakla yurttaşlara sağlık olarak, ekonomik sağlayışlar olarak sunulur denli bir güç ve yetenektedirler. Ulus devlet, bin yılların dinlenmiş ve demlenmiş emaneti olan toplumsa yapıyı, bir avatar kalıp olacakla adeta birden bire ortaya açıvermişti.
Sınırlarına gelen imparatorluklar, taşıyamayacağı ilişkiler ağı ile hantallaşmıştı. Manifaktürsel gelişme, buğu gücünün sanayide kullanılması, var olan feodal ilişki biçimi ile taşınamazdı. Bir de buna insan öznelliğinin yönetemeyen kısır görüşlü politikaları eklenince imparatorluk ideolojisi ve imparatorluk ilişkiler kendi kesikli sürekliliği içinde iç hantallığının yüzey geriliminden ötürü bölünmeyle (ulus devletlere doğru) parçalanmıştı. Artık egemen söz sahibi din sınıfı ve feodaller olmayıp, yatırımcı kapitalistlerle deneyci pozitivizmdi.
kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa
yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa
o şehirden öcalmanın vakti gelmiş demektir
Duygular paketlenmiş, tecime elverişli
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta