acıktığında, dev uykusundan uyanan şuurum,
kral sofralarına sunduğum gençliğimi geri ver!
cemreler düşüreyim donmuş ruhlara,
zemheride bahar demlesin mazideki semaver,
soğuğa inat, tipiye inat….
beddualar haykıralım bütün karanlıklara
MUSALLA TAŞI
Yüreğimi avuçladım, kırık dökük ellerimle
Sızısını yudumladım kana kana
Çilelerimi kardeş ettim yarınlarıma
Buz kesmiş benliğimde dolandım yana yana
Ve sonra
HANİ NERDESİN?
Özleminin yükü inmez sırtımdan
Yokluğun içime kurmuştur zindan
Kokunu duyarım her an her yandan
Böylemiydi kavlin hani nerdesin
Çürüdü bedenim zalim nerdesin
bakışları yağız ve içten
duyguları saflıktan da öte
ayakkabıları lastikten
yırtılmış yıpranmış
tozlu yollarda hayalleriyle gide gide….
büyütüyor kendisiyle birlikte
Öyle bir bahçeye girdim ki seher vaktinde
Çirkinin kara çalan dikeninden korkum yok!
Bilinmez lezzetler buldum sevgi zikrinde
Aptalın riya satan çalımından korkum yok!
Kara kış maziye karıştı sıcak iklimde
Bir sonbahar yaprağı gibi dönerken bana
Kaybolan yıllarına yanmak yakışır sana
Aşkın şarabıyla hasreti sunarken bana
Maziyi gözlerinde anmak yakışır sana
Yılların acısını anlatırken ellerin
bir sigara içimi keyfim vardı
onu da sen aldın
omuzlarıma öyle bindin ki;
YÜREĞİME SAKLADIM SENİ
Gün görmemiş kimsesizliklerim kederli,
Betonun hışmına satılan gecenin ağlarında.
Bendeki dertler seninkinden de katmerli,
Şifasını bekler umut güneşimin şafaklarında.
Sevdam ağlasa da cemreden uzak kalmış yolcusuna,
Faniden sonsuza açılan kapı,
Bir ömrün hikayesi mezar taşları.
Eksiksiz olarak tutar hesabı,
Bir ömrün faturası mezar taşları.
Binüçyüzotuzbeş doğum tarihi,
Mizanı unuttuk, Dünya’yı sevdik,
Haramı helali bileni göster.
Paraya,makama tapanı övdük,
Yönelip Kabe’yi göreni göster.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!