Akıllarımız firarda gönüllerimiz kaçak
İçimiz dışımız aşkla dolu salkım saçak
Gönlüne düştüğün olsa da bir yiğit koçak
Bil ki sevgili bu aşkın sonu çıkmaz sokak
Bakışların hem güldür bana hem keskin bıçak
BU GECE
Gökte yıldızlar ve ay, odamda sen
İçim dışım nasıl ışıl ışıl bir bilsen
Sen şem ol, ben pervanen olurum istersen
Yeter ki benimle yatıya KAL bu gece
Her gün güneş doğunca
Kötülük biçer iyilik ekerim
Tesbih elimde gün boyunca
“Şer geri hayr beri” çekerim
Her akşam ay çıkınca
DÜMDÜZÜM
Dalına veda etti bir yaprak
Kucakladı hemen onu toprak
Gelen sonbahar, aylardan Eylül
Dertlendi yine hicranlı gönül
Eylül müyüm neyim
Sarıya çalıyor artık rengim
Zaman, yaşanamamış mevsimin sonu
İçimse yeşilin her tonu
Sırtımda güneşin verdiği haz
Rengindendir yaprağın güneşe yaptığı cilve naz
GAZZE'NiN ÇOCUKLARINA...
Üzülmeyin, ümitsizliğe düşmeyin, zamana bırakın hakikati
Göreceksiniz, günü gelince haykıracak onu âtî
Siz bildiğiniz yolda dosdoğru yürümenize bakın
Sağlam basın yere, adımlarınız yalpalamasın sakın
Ne şiirler ne sözler biriktirdim bir bilsen yokluğunda
Gözyaşı akıttım hasretinden deniz çokluğunda
Yıkadım hayatın kirini, güzelliğini kirpiklerinin ucuna astım
Gülen yüzünde mutluluğu görmekti sadece kastım
Alma ahımı, etme eziyet
İşkence etmek midir meziyet
Gönlümü edersen ziyaret
Kim varmış içinde göreceksin
Okuma bilmem yazma bilmem
Dert yolunun yolcusuyum her zaman elde bir
Lakin gönül kırıkla dolu dokunsan yerle bir
Akıl tutulmuş bende fikir desen firarda
Duygular dalga olmuş vurur durur kenarda
Havadaki balık kadar özgür
Buz tutmuş su kadar tutsağım
Dalına veda etmiş yaprak kadar taze
Mezara konulmuş bebek kadar ihtiyarım
İçini bosaltmış bulut kadar kara
Geceye aday akşam kadar beyazım



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!