Meryem Şahin Şiirleri - Şair Meryem Şahin

Meryem Şahin

KARTAL BELEDİYESİ VE ZEYTİN DALI KÜLTÜR SANAT GRUBU
TARAFINDAN DÜZENLENEN
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ VE ŞEHİTLER KONULU ŞİİR YARIŞMASI

YARIŞMA KOŞULLARI
1. Yarışma herkese açıktır.

Devamını Oku
Meryem Şahin

Ben bir anneyim
Ellerim kocaman
Yüreğim se koskocaman
Yetmiyor ellerimin kocamanlığı bana
Uzanamazsam ağlayan çocuklarıma
Okşayamadıktan sonra başını

Devamını Oku
Meryem Şahin

bir akşamüstü gitmek... kalkıp gitmek bir geceyarısı veya şafağa kucak açarken karanlık..gitmek mi kolay olan, geride kalmak mı? bunu sorarız kendimize.. birbirimize.. sorarız sormasına da.. cevap alabilir miyiz, soruya verilen yanıt ne derece gerçeği yansıtır, gerçeğin yanına yaklaşır? işte bu tartışılır. gideni yolcu edene geride kalmak zor olsa gerektir. el sallamanın acı burukluğu, boğazda düğümlenen hıçkırıkların görünmezliğini sağlam çabası.. ve bunu başarmak için dudağa yerleştirilen sahte bir tebessüm. gözler! .. ya gözler? gülermiş gibi görünen fakat dikkatli bakan bir diğer gözün rahatlıkla yakalayabileceği, derine gizlenmiş acı bir gölge durur ve mahzun bakar gözbebeklerinin derininde. 'Hadi git' dersiniz... 'git artık, yolun açık olsun.' diliniz bunu telaffuz ederken yüreğinizde yangınlar başlamıştır bile çoktan. kalmak zordur.. zorlu bir yoldur.. bilseniz de gitmenin gerekli olduğunu, güzel geleceklerin doğumu için gidişlerin bir başlangıç hatta zorunluluk olduğunu... katlanılası değildir, çekilesi değildir. bedenin içine yerleşmiş yüreğin onunla birlikte gideceği korkusu mudur bu endişe? ateşi yakan kıvılcım bu korku mudur?
bu şehrin kaldırımları.. kaldırım taşları da alışmışsa yolcunun varlığına? nefes alışına, koşuşuna üzerlerinde... sonra koşmayı bırakıp (sözünü tutmak adına) yürüyüşlerine... 'ben bu şehri sevmiştim' diyorsa yürek? ... gitmek kolay mıdır acaba? geride kalmak zordur da! ya bir de beden ile yürek aynı mekanı paylamaktan yoksun sa? .. yüreği bırakıp gitmek.. akşamın karanlığında.. her ne kadar sabah olacak ta olsa, şafağın sökmesi yakın da... dost dediyse giden, geride bırakıp gittiklerine? dağlarına, kaldırım taşlarına, yaşlı kadınlarına, yetim çocuklarına... her biri tutup çekmez mi yüreğinin uçlarından sündürerek? ' kal! kal ne olur! ' diye feryat etmez mi?
gündoğumu yakındır artık... geceler sabahlara gebe... gitmemek olmaz ki! ' kal' diyen sesin büyüsüne kapılmak olmaz ki.! acılar diner mi yaraya merhem çalmadan? güneşler doğar mı sabah olmadan?
ha yüz km ötede olsun beden, ha bu miktarı katlayın istediğiniz kadar. yüreğin bedende hapsolmadığı sürece gidiş değildir gitmeler. ağlayışlar gereksiz, üzülmeler yersizdir. fakat; mücessem varlığın içinde sıkışıp kalmışsa can; bir nefeslik mesafe de olsa da yakın değildir.

gidenler ten olsun, etle kemik...

Devamını Oku
Meryem Şahin

Birşeyler yazmak istiyordu ama üzerindeki uykuya benzer mahmurluk buna fırsat vermiyordu.Masanın başından kalktı girişteki küçük odaya geçti. Orası biraz daha serindi. “belki halsizliğimi üzerimden atabilirim” diye düşündü. “Yok... hayır... en iyisi gidip bir kahve alayım; iyi gelir” diye kendi kendine söylenerek bahçenin sonundaki ana binaya doğru yürüdü. Mutfağa girdi. Kadınlar günlük işlerini bitirmişler, müziği açmış konuşuyorlardı.
-Ne o? Arabesk mi takılıyorsunuz artık? Hem de kaynanaları çekiştiriyorsunuz? diye onlara laf attı.
“Kahvemiz var değil mi? Ben kahve istiyorum” dedi. En alttaki çekmeceden cezveyi çıkardı.Kocaman bir cezveydi bu. Ocağın nasıl yakılacağını da bilmiyordu. Görevli bayanın düğmeyi çevirip çakmağı çakmasına izin verdi. “kahvemi ben kendim yapacağım, sen zahmet etme” dedi. Kısık ateşte pişirip kocaman çay kupasına doldurduğu kahvesini alarak odasına yöneldi.
Kendi çalışma bölümü bahçenin diğer köşesindeydi. İnsanın, içmek değil de daha çok koyu kahve çekirdeklerinin öğütülmüş toz halini “yeme isteği” uyandıran nefis kokusunu derin derin içine çekti. Toprak zeminin çukurluklarında oluşmuş minik gölcüklere basmadan ve elindeki kupayı sallamamaya çalışarak dikkatli adımlarla yürüdü.Mavi çam ağacının altından geçerken yapraklardan süzülen yağmur taneciklerinin birkaçı kupanın içine düştü. “yağmur suyu katkılı bir kahve” dedi kendi kendine. “ kupayla kahve içen bir başkası daha var mı acaba? ” diye düşündü. Uzun zamandır içmediğinden ancak yetecek gibi geldi ona. En son kahvesini tam bir ay önce içtiğini hatırladı sonra.
O gece trenle yolculuk yapacaktı. Çıkmadan önce büyük kızı “ anneciğim, sana kahve yaptım; yola çıkacaksın dinlendirir.” demişti. Tren yolculuğunu oldum olası severdi. Çocukluğunda babasının elinden tutup trenlere bindiğini, vagonların arasından geçerken aradaki boşluktan düşüverecek korkusuyla aşağıya bakmadığını veya gözlerini sımsıkı kapadığını hatırladı.Bir de bu yolculukların hep geceleri olduğunu.Karanlık gecenin içinden kocaman, parlak, tek gözlü bir canavar gürültülü sesler çıkararak yavaş yavaş yaklaşır, sonra orada bekleyen insanların, açılan birçok ağzından içeriye girmelerine izin verirdi. Bu kara canavarın birçok ağzı vardı ve hepside vücudunun yan taraflarındaydı.herkes içine dolunca sevinçle tiz bir ıslık çalar, gürültüler çıkartarak ağır ağır hızlanır, kocaman ve parlak tek gözüyle aydınlattığı yolda geldiği gibi gecenin içine doğru kaybolup giderdi.
“hey gidi çocukluğum; ne güzel günlerdi onlar! .. zaman nasıl da çabuk geçiyor.” diye geçirdi içinden ve “geç kalmayayım sonra treni kaçırırım.” dedi. Valizini kapının önüne koyup geriye döndü.Arkasında bekleşen çocuklarını birer birer sarılıp öptü. “tren ve gece.. ikisi ikiz gibi sanki. Ya da iki sevgili... çok yakışıyorlar birbirlerine. Ne zaman trene binecek olsam gecenin koynunda buluyorum onu ve geceyi de diğerini kucaklamış vaziyette.”

Devamını Oku
Meryem Şahin

Tonlarca ağırlık nazenin bulutların üstünde
Köpük köpük nefesi ciğerlerinde
Sıkıca kapalı dudakları
Grimsi elleri yumruk yumruk
Yüreği vurmada küt küt
İyice gerilmiş mavi baloncasına

Devamını Oku
Meryem Şahin

Ay sularda yakamoz yakamoz / vakit akşam
Atlar koşuyor dalgaların içinden yükselip
Ve yüreğime yapışıyor bir acı çığlık
Altın bir varak gibi denizin derinliğinden gelen.

Atlar koşuyor beynimin içinde biryerlerde

Devamını Oku
Meryem Şahin

ben de yaşlandım bu gece
önce bir tebessüm, bir hece
sonra korkular
korkular geldi ziyarete
yaşlandım,
ben de yaşlandım bu gece...

Devamını Oku
Meryem Şahin

Gökyüzünde bir altın top
Birazdan belirecek
Çocuklar oynamakta, çocuklar koşmakta
Bahçede bekleyen zaman
Zil sesi çınlatacak kulakları
Ve hepsi birden zıplayacak hop hop

Devamını Oku
Meryem Şahin

ANTOLOJİMİZ ÖDÜL ALDI - TEŞEKKÜR


ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ ŞİİR ANTOLOJİMİZ JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜNE LAYIK GÖRÜLDÜ
Zeytin Dalı Kültür Sanat Grubumuz adına yaptığımız çalışma olan Çanakkale Şehitleri Şiir Antolojisi 2008 Sabit İnce Jüri Özel Ödülüne layık görülmüştür.
Antolojide şirileri olan şairlerimizi ve grubumuzu kutluyor, birlikte nice başarılı çalışmalara imza atmayı diliyorum.

Devamını Oku
Meryem Şahin

Bin atlı akınlardan akına koşarız biz
Arslan gibi kükreyip, sel gibi Taşarız biz
Bizimle harbedenin aklına Şaşarız biz
Tarihe nam salmış Türkoğlu Türkkızıyız

Sefer bize düğündür o günde Coşarız biz

Devamını Oku