Memleketim,
esen rüzgarlarıyla geceme düşen hüznüm
senin kokun saklıdır kitabımın ortasında
kırmızısındadır aşkın şarabı
akan nehirdir kadınlığından içtiğim su
öptüğüm denizlerdir sana hasretim
Acımamışlar.
hiç acımamışlar.
ne bulut bırakmışlar
ne çocuk.
ne bahar bırakmışlar ne de yolculuk.
zulmü yurdumda unutmuşlar!
O denize açılan ellerin
açılan denize o ellerin
ellerin açılan o denize
denize açılan o ellerin
o
deniz
Yeniden
güneşli tarlalarda gezinmek isterdim
çocukluğumun akşam saatlerinde
buğday başakları bana türkü söylerken
ağlamak isterdim bozuk bir saatin sarkacına
bir ses duymak isterdim
Bazen
ay vuruyor alnına düşlerimin
düşlerim özgürdür benim
gezdiriyorum yıldızlarımı
yıldızlarım parıldar benim
yakılmış birer kibrit gibi
Gözümün feri saydım seni
dizimin dermanıdır o
gücüm bundandır
dünyaya meydan okur dizelerim
öğretmeseydi annem sevmeyi
bilmezdim sen kimsin.
Acımadık dünyaya biz
artık öyle güzel değil gökyüzü
ne varsa yitirdik
kirlettik üstelik
söz ile
sandık ki sadece kurşun yaralar insanı
Geldim önünde durdum
bir anıt gibi
yabancı bir fırtınaya tutulur gibi tutunan dilim
gündüzler nasıl bekliyorsa gecenin bitmesini
bekledim
dinsin dedim fırtınam
Vakit sokak lambalarının en dokunaklı olduğu
karanlık bir boşluğa düştüğümüzün saati
bu zamanları güzelleştiren birçok anlarımız da oldu
sisler arasında aradık kendimizi
yollara düştük yıllara yenildiğimiz o vakit
İzi kaldı dudaklarımda
seni öpüşümün
hoyrat gecelerinde İstanbul'un.
sensin arzuladığım,
doyumsuz.
bir sensin güzel
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!