Neyleyim akbabaların üşüşeceği cismini
Saçlarını; sevindirecek birkaç keli
Çınlasın yeter kulağımda an be an
Mahrum etme ne olur “canım” diyen dili.
“Can”ım deme bana ne olur ey sevgili
Uğruna feda etmem gerekirse bir gün
Benden daha kıymetli “Can”ına kıyamam ki.
30-07-2011
Arama artık beni de aşkımı da
Çözdüm prangaları, bağları
Sürdüm bir meçhule
Meçhul bir gemide
Vurdum paslı zincire
Hüküm giydi sensizliğe
Henüz bilmediğim yerde
En uzak dalda körpe
Bir filiz tomurcuklandı yine
Dalında bülbülün ötüştüğünde
Yasak ağacın meyvesine
Uzanmam gerektiğinde
Seni;
Lime lime doğrasam
Hücrelerine kadar parçalasam
Her bir parçanı atsam
Uzayın farklı bir gezegenine
İçimdeki bu nefret ve kini durduramazdı
Tencere dibin kara;
Senin ki benden kara.
Ayıp örtmek erdemdir;
Kara çalmak ahlaksızlıktır.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Güneş balçıkla asla sıvanmaz!
Dokuz boğum yapmış boğazı yaradan
Dokuz düşün, bir söyle sıradan
Görmeden kendini aynadan
Asla söz etme düşmanından…
Mehmet YILMAZ
18-05-2011
Gönül bağlarına bakışlarımla girdim.
Meyvelerini yedim, çiçeklerini sevdim.
Uçsuz bucaksız yollarında gezdim.
Kahrolası dilimle seni terk ettim.
Ey güzel! Bayır gülü bozkırların.
Hüzünlü günler geride kaldı
Ömrümün her dakikası durak olmuştu
Seni bekliyordum, saniyelerle
Saatler benim için geride kaldı
Umutsuzluklar geride kaldı
Topladım valizlerimi bir bir…
Gideceğim buralardan…
Kısa geçen senli hayatımdan
Hatıralarıma yer kalmadı bavulumda
Duruyor hepsi gerçek gibi karşımda
Aldım hepsini bir bir..
Hüzünlüdür akşamlar yıldızlar olmasa
Eziyettir geceler şiirler olmasa
Boş beklemektir ayrılıklar geri dönüş olmasa
Sevmektir bakışlar dargınlık olmasa
Aralık-1989- İstanbul / Mehmet Yılmaz
Ben vardım, sen yoktun yanımda
Dünde, bugünde beklide yarında
Burada; son otobüsü bekleyen yolcu gibi
Aç, susuz ama ümitle bekledim seni.
Sabahlar oldu, akşamlar oldu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!