-Ne dersiniz sizce de hava çok aydınlık değil mi?
-Bu hava mı?
Bence sizin derdiniz başka kuzum.
Nedir?
-Derdim mi?
Beyefendiciğim, dertsiz kul mu olur,derdimiz daima sevgimiz de gizlidir!
'Sağlıklı toplumlar; sapkınlığı,küfürü,ahlaksızlığı,boş vermişliği,boşa zamanlar harcamayı,öylesine işler yapmayı benimsemezler.
Bu bayalığı savunup içinde olmayı dahi addetmez.'
İzim izine yüz sürsün
Yüzüm yüzsüzlüğe yorgun.
Yok olayım,olmamış kalayım,
Sonsuzluk vuslatına varayım.
Hadi bırak ellerimi,ellerden de el olayım.
Savur beni senli olan her şeyin içine;
Başladım bugünden sevmeye,
Olgunlaşmamış yüreğimle.
Şahane günler için,
Umut için,
Güvercinler biriktirdim.
Nasıl geldiysem bu şehre;
Toprak harca bulanırsa
Yeşil gövde ağlar
Dua el açana dönerse
Açmayan el yanar
Kapı kapı el açtı Cabbar,
UNUTMAK...
Sana yaşam,sana aşk,sana umut olanı unutmak; kendimsizce...(hatırlayamamak) ... ne büyük bir acı!
Unutmak...tam kendime gelirken...(olgunca) kaybolduğumu bile unutmak;
Bana yaşam,bana aşk,bana umut olanı unutmak,ne umutsuz bir acı! ..
Bir sabah uyandığında...gördüğün gerçeklerin...
Sen de... yer etmemiş bir karanlık olduğunu...
İdrak ettiğinde...
"Luzum yokmuş" diyeceksin.
"Luzum yokmuş fanileşememiş nefsimin, beni her gün yok sayışının...
Bir cellat daha doğuracak acizliğe baş koyduğumun da luzumu hiç yokmuş, diyeceksin."
Uzaktı kentin dili,soyu,sopu
Her şeyi bir muamma idi.
Ben mi yabancılaşıyordum?
Yoksa yoksa küçüklüğümün elimde kalmış eseri mi?
Uzaktı işte o gece yarısı gördüğüm rüyalar,
Sokakğımdaki düş kurduğum
Vadide usulca uyuyordum kim miyim ben?
Sokrates,yutkunmaya çalışıyordum verdiğin acıları;
Daha beter nasıl olabilirdim ki,çamura saplandım;
Saplantılı düşüncemden, vazgeçseydim eğer,
Bir Zambak,vadide bir çimen olabilirdim;
Ama uzun göllerin ardında kalan bir hayat vardı!
Başımda bir tuhaf yalnızlıkla,
Meydan okuyorum,
Kuru kupkuru ağaçlara karşı...
Duygularımdan söz ediyorum,
Vakit, yalnızlık yarısı...
kahırede buyumek hakkınde sorularım var ıznınızden