1.
Güneşten, ışıktan bi haber
Yitip giden sade bir uçurum.
2.
Göğün göğsündeki sulak bahçe
1.
Köprü oldum üşüyen ayaklara
Sırtımda sessiz bıçak, omuzumda yara
2.
Sinsi bir deprem gibi gidişin
Ölüm güzel şey olsa gerek..
Sessizliğin hükmünde...
Yumuşak, kara toprağa uzanmak
Geçmişten de gelecekten de bihaber
Zamanın kıymeti de yok
Zamansızlığın da...
Bıçak sırtında bir giz bilirim
Biledikçe kanayan...
Eksilmeyen..Tamamlanmayan...
Kanadıkça çoğalan..
Yarasını saklamaya çalışan...
Bir guvercinken, file kafa tutan, bir sevgi bilirim
Ey sinsi bir deprem gibi ilerleyen zaman
Ey sinsi bir zaman gibi yaşayan insan!
Unutmasını bilenleri unut,
Cehennem kadar güzelken umut.
Savrulsun tüm doğrular
Kurduğun, kırdığın ne varsa
Yok et cinayetin izini
Önce evinin önünden başla
Suları kurut, kırmızıları sakla.
Kalanında gidenin de gönlü hoş olacakmış
Varsın olmasın
Sevdiğini söylemeden giden var
Sevildiğini bilmeden ölen.
Aklımın aynasını kırdım.
Sularını kuruttum.
İçilmemiş yeminlerden iki kadeh...
Örtpas edilmiş sancılar savrulsun
Kopuk dünyanın teline bastım.
Bu kaçıncı bayram?
Kaçıncı gündüz ?
Savruldu eksenden çiçekler
Tersyüz medcezirler...
Bu kaçıncı bayram?
Yüzüme çarpan eğreti düzen...
Saatin kadranı bozuk
Bozuk çalıyor aynalar
Hava bozuk açmış.
Bir çiçek can verir usulca,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!