Sevgili Yücel,
Mektup
Gözlerinle konuşan bir adamdın sen.
Ben o gözlere sığındım,
yüzünü ezberler gibi bakarken dünyaya
göğsümde büyüttüm adını: Yücel…
Yalnızca bir ad değil,
bir yokuş gibi yükselen,
bir dua gibi içime işleyen…
Gittin.
Bana sadece ismini bırakıp gittin.
Adını her andığımda
rüzgâr esiyor içimde…
Üşüyorum Yücel.
Sesin yok, nefesin yok…
Ama biliyorum,
yıldızlara baktığımda bir tanesi,
Hata en çok parlayan sensin hâlâ.
Ben burada kaldım…
Eksik bir nefes, yarım bir cümle gibi.
Ama merak etme,
sana verdiğim sözüm var.
Ben seni kalbimde taşıyacağım,
yaralı bir serçe gibi değil,
kutsal bir emanet gibi.
Toprağa düşen kanının renginde
her sabah bir gül açıyor bahçemizde.
Ben o güllere su verirken
ellerin varmış gibi hissediyorum.
Ve her seher vaktinde,
dua ederken senin ismini fısıldıyorum:
Yücel…
Senin olduğun yer artık benim kıblem.
Bir mezar taşına değil,
bir sonsuzluğa dokunuyorum
her seni düşündüğümde.
Sen gittin Yücel…
Ama ben hâlâ senin yolundayım.
Gözlerimi yumduğumda
en çok seni görüyorum,
bir asker bakışıyla,
bir âşık suskunluğuyla…
Ben Derya’yım.
Adım deniz belki ama
içimde kurumuş binlerce gözyaşıyla yaşıyorum.
Ve seni,
şehitliğinle değil,
beni sevdiğin hâlinle hatırlıyorum…
Ruhun yüce, adın gibi.
Sana selâm olsun sevgilim.
Buluşana dek susacağım…
Derya'nın yüreğiyle
Azra Nimet Öner
Kayıt Tarihi : 6.6.2025 16:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!