Anacığım,
Bana yavrum, kuzum derken bin tane yavrum çıkardı. Kuzuları çok severdin de bana kuzu derdin. Beyaz, temiz, saf derdin bunlar koyun olduklarında kirleniyorlar, o beyazlıkları kalmıyor. Bir de bulutları severdin, insanın içinden süpürge alıp süpürmek geliyor derdin. Bana bulutların arasında şekillere bakarak taht kurardın.
Gök gürlemesi, şimşek çakmasından çok korkardın. Ama bize sakın korkmayın, aklınızdan okuduğunuz güzel bir hikayeyi geçirin, o zaman duymaz görmesiniz, beyninizi kandırın derdin.
Korkuyorum anne, sonbaharda gök gürültüsü çok olur ya, buralar hep sonbahar. Ama gürleyen gök değil çakanda şimşek değil. Aklımdan en beğendiğim kitabı geçiriyorum ama olmuyor. Burada Polyana bile mermilerle oynuyor. Bizim topacımız, el bombası, dolaştığımız yer mayın tarlası.
Canım anacığım kuzun olur ya bir gün kınalanırsa üzülme bulutlarda bana kurduğun tahtta oturuyor olacağım. Büyük bir süpürge al ve süpür bulutları eteğine. oğlun
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,