Sevgili,
Seni görmeyeli ne kadar süre geçti biliyor musun? Bu süre senin dönüşüne hazırlandım. Belki hazırlığım bitmeden döneceksin, belki ben her şeyi tamamladığımda bekleyeceğim her yolcu anonsunu.
Küçük bahçeli bir oda, bir salon, mutfak, tuvalet, banyo ve bir de kitaplarımızı koyacağımız küçük raflı holü olan bir ev kiraladım. Çok şirin bir yer seveceğini umuyorum. Badanasını yeniden yaptırdım. Her yeri şampanya rengi yaptım. Salonda iki tane senin boyunda kanepe, ortada yuvarlak bir sehpa ve bir de telefonluk var. Salon zaten fazla büyük değil. Yemek masasını koyamadım kusura bakma ama sehpanın üzerinde rahatça yemek yenebilir. Duvarlarda bir iki tane siyah beyaz resim ve boyutları epeyce büyük. İçerideki odada bir tane yer yatağı vardı, altına ikiz yatakların sandığından aldım. Biliyorsun yer yatağı belimi çok rahatsız ediyordu. Senin sevdiğin yataklardan değil ama biraz sağlıklı olsun istedim. Yatak odasından banyoya direk geçiş var, biliyorsun çokta üşürüm, senin gibi. Özellikle o duvarı öyle ayarlattım. Yerde küçük bir kilim ve yatağın başucunda küçük bir sehpa ve üzerinde lamba var. Yatakta okumayı sevdiğini bildiğim için ışığa kalkmayasın diye lambaya oraya ayarladım. Hemen yatağın karşısında ilk birlikte olduğumuz gündeki biraz acı biraz buruk olan resmi duvar boyunca astım. Yatak odasının duvarlarında hiç boş yer yok, her yer çivi ve resim dolu. Ama hepsi bizim resimlerimiz, liman boyunca uzanan o koruluktaki halimizi yatağın tam yan tarafına astım. Ne güzel gülüyorsun, göğüs kılların güneşten biraz sararmış, ellerini ne de sıkı dolamışın belime, dudakların patlıcan moru gibi. Hatırlıyor musun öpmelerimden yorulmuştun.
Odanın en karanlık köşesine Nazım’daki gergin halimizi aştım, onun görüş alanı çok zor. Sana bembeyaz çarşaflar aldım, eskileri yan komsuya bıraktım. Onları hiç sevmiyordum, onların üstünde çok mutsuz olmuştum. İki tane elyaf yastık aldım, artık boynun ağrımayacak. Üzerimizdeki yorganın renginde şampanya rengi, odayla uyumlu olsun istedim. Hiç yedek yatağımız yok dostlar gelirse bizde yatamazlar. Bunu birazda bilerek yaptım. Seni çığlık çığlığa bulmak istedim yatağımızın arasında. Senin eski giysilerin duruyor, sen gelince seçersin atacaklarımızı. Sahi sevineceğin bir haber, evde sürekli sıcak su akıyor ve banyoda küvet var, artık banyo şikayetin olmayacak.
Evin pencereleri çok küçük ve hepsi de bahçeye bakıyor. Yatak odasındaki pencerenin önünde bir tane fesleğen çiçeği var. Fesleğenler çok nazlı olur bilirsin, bir gün sevgisizliğe ve susuzluğa dayanamazlar. Onu büyütmen için sana aldım. Çiçeklerle pek aran yoktu, öncekilerin hepsini kuruttun. Ama bu fesleğeni seveceğini düşünüyorum. Böylece çiçek sevmeyi ve bakımını öğrenmiş olursun.
Kitapları henüz dizmedim, ortalık darmadağın. Toparlanacak resimler, ilk ayrılığımızdaki gönderdiğin mektuplar, kurumuş çiçek yaprakları ve toplantılardan aldığın notlar var. Onları öylece kaldırıp, Aliden kalan valize koymayı düşünüyorum. Geldiğinde tasnif edersin. Bağlamayı koyacak yer bulamıyorum, nereye assam iğreti duruyor. Belki bu evdeki en büyük ana öğe olduğundan dolayıdır ki onun yeri en sağlam ve en özel olsun istedim. Şimdilik salonda kanepenin üzerine uzattım. Gelince onun için en uygun yeri birlikte buluruz, tamam mı omur törpüm.
Sana çok güzel ve çok özel bir şey aldım ama onu yazmayacağım, onu ancak eve geldiğinde görebilirsin. Evin ayrıntı yerlerini ve içinde nasıl yaşayacağımıza dair planlarımı sana obur mektubumda yazacağım. Mektubuma mutlaka cevap ver, telefonlarla sana ulaşamıyorum. Eğer ikinci mektuba kalmaz gelirsen, beni ara seni karşılamaya geleceğim. Yalnız sunu unutma, gelişin eskisi kadar sancılı ve uzun sürmesin. Yolların sevgilisi olmaktan kurtul artık. Birazda benim ol bana kal. Seni yeni evimizde bekliyorum.
Davut Yıldız 2Kayıt Tarihi : 1.8.2019 17:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!