Tutkuyu da bilirim
Yürek çırpıntısını da
Gönül fırtınasını da
Hücrelerde hissettikçe
Her yerinin ona uyuşunu
Ellerin kıvranışı, gözlerin kısılışı
Canım, cananım, gözlerimin ışığı, nurum
Sen gittin gideli içimiz içimize sığmaz
Her dem olan güzellik, huzur yitti gitti
İçimizdeki sevgin ise büyür ha büyür
Koskocaman olur sığmaz muhafazasına
Düğüm, düğüm boğazımız ahlar var ağzımızda
Sevmiş bulundum seni canparem
Desende gari göreceyn diye
Seni seveceyn, geleceym diye
Bu sevgiye artıkın ne çare
Ölsem de geçmem kapından
Göz pınarlarımdan akıttırdığın seller
Kimisinin baharı geç gelirmiş
Kimisine de ikinci baharmış
Nasıl da beklenmiş bunca yıl
Farkında olmadan ona yazılmış
Bir gün “Merhaba” diyen kız
Kavurucu çöl rüzgarında
Gram nem yok gram
İçimiz dışımız kurudu
Dudaklarımız çatladı
Yandı yürek kavruldu
Hiç de nem yok ki
Bak, bak sen acılar deniziymiş miş
Yok özlem dağlarıymış
İnanç, güven, sevgi var olabilmekmiş
Yok ya, RAM olmak da neyin nesi
Ulen kefere kafası
Sen Newyorklusun da
İnsanların geçip giden yaşamları vardır
Orada yanıp, yanıp kül olmuşlardır
Ortalık yangın yeridir, dumanı tüter
Belli ki için, için hala yanar durur
Eskisinden de fazla alevlenmek diler
Yeni bir sevda daha diler, doymamıştır
Simsiyah kor gibi derin gözler
İniltilerle parlarken
Sevgiyi arzulara karıp sunar
Alemlerin bir başkası yaşanır derinliklerinde
Saygı sevgiye, arzu isteğe döner
Ta ruhundan gelen bir ses
Sol yanımdaki güzel baş
Başıma yandan yoldaş
Gel desem de gelmez
A be ne bu cilve naz
Sen orada ben burada
Gönülde huzuru duymak o kadar güzel ki
O hissi verene nasıl olur da şükredilmez
Öpüşler ağzın tuzunu tadar
Dil sevginin lezzetini öğrenir
Beyin ısınır yürekler gibi
Duygulanıldığında ruhlar da katılır dansa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!