Ey beni vahalardan çöllere sürükleyen sevgili,
Bir ah çeksem, anlatsam evlatlık sözcüklerle duygularımı,
Anlar mısın?
Ömrümü ömrüne katsam, içli içli ağlasam,
Aynalardan yansıyan gözyaşlarımı siler misin?
Bin ah ile sana gelsem, peşinden sürüklensem,
Yüreğimdeki yasaların bile tanımlayamadığı asi suçlu, merhaba…
Merhaba içimdeki uyuşmazlık mahkemesinin barbar sanığı,
Ve bensiz kaldığı için başını duvarlara vuran içindeki çocuğun azılı katili, merhaba…
Merhaba tropikal duyguların mikro kliması,
Ve hiçbir rüyada adı geçmeyen antik düşlerimin otantik tanrıçası, merhaba…
Umarım bu bir yanılsama…
Kitapların sayfa aralarında dolaşan bir yolcuydum,
Yolunu kaybetmiş bir mecnun gibi, seni arardım.
Yasak aşklar beni çağırsa da satır aralarında,
Sığınacak limanım olurdun her zaman.
Tenimin yağmurlarda ıslanma zamanı geldiğinde,
Bulutların arasından sana seslenirdim.
Bir avuç mutluluk vardı elimde
Bir umut ışığıydın sen gözlerimde
Aşkından sarhoştum ben bu âlemde
Dünyamı karartın zalim sevgili
Bu aşkın uğruna ben nasıl yandım
Sevdamızın çayırlarında at koştururken,
Hesaba katmamıştık ölümü.
Azrail’e yakalanacağımız gelmemişti aklımıza,
Düşünememiştik ayrılığı,
Aynı vahada birer fidandık,
Birlikte çiçek açmıştık, birlikte olgunlaşacaktık.
Kimselere bakmazken gözlerim,
Ben gözlerinde hapsolmuştum.
Kimselere güvenmezdi yüreğim,
Sen yüreğimde taht kurmuştun.
Ben bir ömür sürer sanmıştım,
Sen ansızın kaybolmuştun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!