Tepeden tırnağa kendimim; bana yakıştığı şekilde çürük bir diş gibi yaşıyorum. Gidenin arkasından asla su dökmedim. Acımı bilen bilir.
Bir çığlık gibi yırtarım gecenin kanatlarını!
-Yanılıyorsunuz! Bunun için hiç üzgün değilim.
İçim cinayet mahalli...
Gözlerin binbir enstrüman cehaleti; kopuk bir divan sazı, aşkın teşhir ürünü.
Nedendir gözlerin: içimdeki savaşın yıkıcı izi?
Orman yangınını yargılayan kırmızı.
Hayat boynunda ölümden bir halat, mevsimin kurak!
Dünüm, kanar günahlar ezberinde, Yarın yorgun.
Ellerin kanlı;
gözlerinin bekareti;
"Terkedişler bir kıyamet, kıyamet bir manipülasyondur. Hayat ıslak gözaltı süresi ve kuramı olmayan bir eylemdir."
Göğün camında eriyecek olan buğularız.
Bizler kibrin ve sadakatsizliğin tepkimesiyiz.
Ekildikçe azalan, azaltan ve yıpratan bir ağaç gibiyim. Meyva vermem, versem de hammına koyayım.*
Şehvet rüzgarının, dehşet veren şiddeti yalpalar beni silkeler kökümden.
Ya ben deliyim ya da sen yitik.
Bir oda dolusu tencere utancı var yüzlerimde; kırmızı kart görmüş topçunun öfkesi ve geceleri bilhasa şair paranoyası.
Sık tüm ertelenmişliğinin parfümünü bu gece.
İstiyorum ki, bu gece kokun yağsın üstüme.
Yağmalasınlar beni; tırnak uçlarımdan başlayarak..
Çünkü, kokun en şık kıyafetimdi.
Tabii, sonra ellerin... Ellerin Tanrı'nın var olduğunun kanıtıydı; her dokunuşun secdeye getirirdi saçlarımı.
Aslına bakılırsa, aşk asılsız veya alengirli bir mesele.
Belki de bir savaşın kısaltılmış hali.
Çağ dışı; fakat sıkı sıkıya popüler.. Tutkunun ve yanılgıların nutku.
Bir nevi talihin cezalandırması kişiyi.
Beklenmedik, kocaman şeffaf bir yumruk gibi ayrılığı resmileştirdi, şu saldırgan statü.
Bağnazca bir bağ bu! Kattiyetle sıkı bir düğüm; kanıma karışan zehir; o burnumu kıran yumruk, soğukkanlı ve agresif!
O, o orospu çocuğu sadist!
Bir dişi kuş zarifliğiyle şiirleşip, laktasyon dönemi bitmiş bebeği terkeden süt anneler gibisin.
-Bu neyin kisvesi yahu?
Neydi beni teskin edip, seni buralardan götüren?
Gitmek kasıtlı bir kazadır; radikal bir karardır nihayetinde.
Boğucu bir ilkbahar gününe uyuyup, tekinsiz bir yılana sığınıyorum.
Aklım hür, aklım toprak, aklım yalın ayak meydanlara koşuyor..
Esrik bir anımsama ile kendimi bulduğum bir kefenin içinde uyuyorum.
Aşk düzenbaz bir öğretidir; bir kızgın güneştir. Hatırlatıp göç edenleri içini kemirir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!