…
bir seher vaktine uyanamadık
birlikte
bir sabah çiğini koklayamadık
ağız dolusu bir günaydınla
…
sabahlara uyanıyorduk
bir sızıyı damıtıyorduk
bedenlerimizin yangınında
kendimizi yakıyorduk
...
hasat mevsiminde topladın
duygularımı düşüncelerimi
karşılaştığımız anda belliydi
bir şeylerin yolunda gitmediği
sıkıntısı yüzünde değilse bile
...
sesini yıktın üç gün oldu
yalnızca açım dedin ve gittin
neyeydi açlığın bilemedim
bir oyunda yaktın bütün yaşananları
...
yollarını gözledim
sen geleceksin diye
uzakların
coşkuyla doldu içim
bayramlık çocuklar gibi
...
nisan
yağıyor gökten yere
ağıyor yer
bütün varlığıyla göğe
ben bakıyorum
...
bana bir şey söyle
içinde sen olsun
bana bir şey söyle
içinde ben olsun
bana bir şey söyle
...
ürkek
uyandım sabaha
üzerimde garip salkımlar
sanki bir üzüm dalıyım
sabahın serinliğinde
...
hazin bir hikaye üşüşür benliğime
kimsesizliğimin en ince
en kırılgan yerinde
yokluğunun kokusu sinmiş
...
sen vardın bir zamanlar
seninleydi dünyam taptaze
hiç solmazdı bahçemin çiçekleri
kuşa benzerdin
yakalamak isteyince hemen kaçardın
kimi tutkular rehberimiz olur yasam boyunca... sarar tenimizi sicak günes isinlari gibi... sorgulamadan gideriz peslerinden tutkularimizin, hic pisman olmayacagimizi biliriz... ask, özlem ve hayat...