Sefalet nesneye bile yakışmaz
Sefilin haline bakan aldırmaz
Bir kaya misali çatlasa bile
Görenler geçerler; derler ki kurnaz...
Yalnızın halini sokağı bilir
Tek yanan lambanın sokağıdır bu
Bizde nam ne gezer belki var kibir
Yalnızlık kurşunu şakağıdır bu
Al kırmızı şu bayrağı asarım sokak sokak
Görürüm hilali ak; yıldızı ;kendi kırmızı ve ak
Sokak değil de evimde her daim düşünürüm ben
Nerede hata yaptım, neden sevemedi korkak?
Bahçemde solan gül! derdin ben miyim?
Tüm güller açarken somurtuyorsun...
Düşün sen maziyi, açarken güler;
Bir şen çiçektin ki soldun!... sen miyim?
Zoru olan sorar soru
Neydi insan için zoru?
Bir değirmen gibi hayat
Yedi bizi ;tüm konforu
Kahrederdi esir pazarları, kahrederdi seveni
Yokluğun kıymetini öğretirdi adeta
Mahvı şanı olur padişahın azametinin
Ölür bir padişah bile sevdiğini gördüğünde...
İnsanlar yaşamanın şeytan hilenin peşinde
Maşuğuna bakamazsın, yakar seni güzelliği,
Bir sedefte inci gibi bakar sana şu firkatte
Bu imiş ya şu dünya, bu imiş ya tüm özelliği
Sen aslında vasıl oldun sadakate bu firkatte
Bak nereye vuslatın var? Sadakat ne? İlahi as...
Arife bakar gözün, yolu bulur ikizin
Bundandır tüm ihtimam; böyledir işi biz'in
Bir menfure görürsen sen O'na küfredersin
Bilmedin mi nasıl dövdü sahibi orada dizin?
Kahreden bir baban ve ağabeyin olsun mu ya?
Yürek, taşlaşmışsa eğer bu, taşların suçu değil!
Hınzır, aklanmışsa eğer bu, kaşların suçu değil!
Bir gün gelir mazi olur yaşanmamış günler bile
Hata dolu hayatlar da... bu, başların suçu değil!..
Dağlarım hayalleri, olurum karton adam
Dağılır rüya bile oluşur mahmur çift göz
Soruldu Türk'e;birliğe...Konuştu Tonton Adam
Bu idi ölüm içim bir randevu veya söz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!