Bazen, dalgın,
bakışların arasından;
çıkıyor puslu bir düşünce,
Hayalet örgüsüyle günü eğiriyor gergefine yeraltı;
gökkuşağından bir tay yapıyor çocuksu gülüşlerinle,
dalgacıklı saçlarının asu renginden geveze patiklerine;
Şehlevent bir vadinin yay vitrayı renginde soluğun;
küçülüyor mahmurluğun piposundan rüyâ oyunları,
safir asasıyla hatmedilir sihrin sarkastik çiçek tozları,
İkircikli gözlerinin tenhâ dükkânlarında;
lâciverde tüllenen kır zambakları, bozkır! ;
kırık harflerle örülü ipeksi sevda kuşları,
Göğün döşeğinde bir çift yürek mehtaba karşı,
kararı yok ki âşkın bahçesinde solar kırk gül dalı,
baharın renklendirdiği lâl kâdehlerden,
dokuyor gözlerin tablolara,
düşsel hiyerogliflerin masalını.
Yürekoynatan şehvetinin opal porseleninden;
dudaklarının kırlangıç mırıltılarını,
yatağının bostanından tırtılsı gamzelerine;
alnında tarazlanan kaos bakışlarını,
kirpiklerinin şen şakrak viyolensellerini,
tahtırevan kaprislerinden kentsoylu nüktelerine;
zekânın şubesinden kalbinin ekosuyla,
her epikramdan çıkıyor mahcup bir özetin;
aydınlık oratoryosundan tefekkür şiirlerinin.
Ve metanetin ütopik şatolarından,
cinlerin türkülediği hurufi tekâmüllerin,
eliyor kainatın dairesinden elit memelerini,
ve organlarında bile gezdirenler seni bedenlerinin.
Fiyong fiyong dişlerinden rujunun fıskiyelediği;
rimelli geceliğin, ojeli bâkireliğin,
hilâl kapılarında merih rengi tesbihin,
boncuk boncuk dökülür rahmin amentüsünden.
Ve çekiçlerinde dokların madensel dirliğin,
kıvılcım kıvılcım hecelediğim meczup sevgilim;
ekinlerin otakların kılgısal sesiyle,
mevsimlerin iklimlerin tropik tümcelerinden;
melankolik bulutlar giydiler,
vuslat giysilerini, soytarılığın beneklerinden,
ve periler söylediler bilmecelerini
fildişi kulelerinden,
migren ağrılarına iyi gelir diye,
tasavvufî güller.
Iğranırdı seheryeli kör kandili bakışlarda;
yalazı bölüşürdük, hüznü akarsûlarda,
el sürerdi kalbime eczâsı kalbinin tenhâda,
Bilmediğin karşılıkları olmasa sevişmelerin;
suyunca verirdim dudakların kıyısına saatleri,
ağır ağır kırkikindi gizemleri mırıldayıverirdim,
Aklım düşerse enginlere senin çiy incilerin eteğinden;
kırılır rahmetin kâdehleri tirtir gibiyizdir ikimizde,
ses geliyor karanlıklardan mıh gibi bir iki düşünceden;
Rengârenk gözlerimizde çürüttük bizler birbirimizi,
sonracığıma elcağızınla verdin öpüşlerini, bekâretini;
henüz yürürlüğe girdi reflekslerimde loş göz izlerin,
Hüzünden âvizeler gibi vücut evi kâdehlerin,
kırdığım vuslatın sembolleri maşer iblislerden,
evlilikten suyu sızdıran ince hamurlu testilerin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!