Elbistan Ağıtlarından (Birinci Cilt, Sayfa 409) alınmıştır.
KIRKİKİLİLERİN ASKER SEVKİ AĞIDI:
O yıllar gençler, askere, tertip tertip değil, dönem dönem sevk edilirlerdi. Kırkikililerin askere sevk edildikleri sene, takvimler martın onunu göstermesine rağmen geride kalan kışın öfkesi henüz dinmemiş; kar, engin yerlerde eriyen karların yerine tekrar, yüksek yerlerdekilerinse üstüne yağıyordu. Elbistan, köy ve kasabalarıyla, o günün şartlarında, sabah şehre gelenin akşam geri dönemeyeceği bir yapıya sahipti. Halkının çoğu geçimini zar zor çıkarıyordu; zengini zengin ise de fakirleri oldukça fakirdi. Tatlar, Maravuz, Uncular, Kabaktepe, Nergele, gibi uzak, Çiçek, Ketizmen, Akveren, Maraba gibi yakın köylerden gelen asker yakınları, gözlerine inanmadıkları evlatlarının bu kar ve kışta sevk edilecekleri yerlere yaya olarak gideceklerini bildiklerinden, yerlerine sağ salim varıp varamayacaklarından kaygılanıyor, bu kaygıları da hallerine yansıyordu.
“Çöllo bırakmadı” şiirinin hikayesi
Afşin-Elbistan B termik santraline kömür sağlayan Çöllolar kömür sahasında 6 ve 10 Şubat tarihlerinde iki ayrı göçük yaşanmıştı. İlk göçükte Yaşar Alkan isimli bir işçi hayatını kaybederken, sekiz işçi yaralanmıştı. 10 Şubat'taki ikinci göçükte ise on kişi toprak altında kalmış, yapılan aramalarda Ruşen Demir isimli işçinin cansız bedenine ulaşılmıştı. Halil Tatlı, Nail Yılmaz, Hacı Mehmet İpek, Muhsin Koşan, Cuma Yıldırım, Kemal Elmas, Adnan Demir, Tuğran Gökhan ve Aydoğan Polat ise toprak altında kalmışlardı.
Allah vefat edenlere rahmet, yakınlarına da sabırlar ihsan eylesin. Allah ailemizi ve milletimizi böyle büyük afetlerden korusun! ..
Ben de, bu acı tablo karşısında “Çöllolar göçüğüne ağıt” isimli şiirimin ardından “Çöktü Çöllo bırakmadı” isimli ikinci ağıdı yazdım.
İkibinonbirin Şubat ayında
Bir kara haberi aldım ağladım
Çöllolar yarılıp çöktüğü anda
Bıraktım kendimi saldım ağladım
Ocak çöktü toprağını açarken
Var mı dem-i devran süren cihanda
Olsa muradını alan gösterir
Saadet beklenir beyhude handa
Takvim yaprakları yalan gösterir
Eğmek ile meyve vermez dalları
TÜRKÜLER (3)
Gönülden geçenler dile dökülür
Sevene seslenir özlü türküler
Çekersen ilmeği sevda sökülür
İbrişim ipliktir sözlü türküler
Sonsuz ufuklara hüzün ekildi
Bal gibi dudakta sözlerin kaldı
Dağlar debdebeli deniz çekildi
Her saat her dak(i) ka özlerin kaldı
Kucakta bir çocuk taşır adını
Gecenin koynunda gündüz uyurken
Dal olmayı bekler tohum toprakta
Açılır çiçekler baharda derken
Bal olmayı bekler tohum toprakta
Ak umutlar yıldız yıldız oynaşır
Baştan sona bir çileyim
Eziyetim sana ait
Kime nasıl güveneyim
Meziyetim sana ait
Sevda yüklü divaneyim
Oğuzan Uzun, Mehmet Temiz ve Halil İbrahim Özdemir Beylerce hazırlanıp, Kahramanmaraş Belediyesi’nin kültür hizmetleri kervanına katılan Kahramanmaraş Yöresi Ağıtları isimli eser, büyük boy ve dört cilt halinde yayımlandı.
İç tasarımından baskı ve kapağına varıncaya kadar her noktasının profesyonelce çalışıldığı belli olan eser için, kalitenin yakalanması yolunda gerekli harcamadan kaçınılmadığı da ilk bakışta anlaşılmaktadır.
Kahramanmaraş Yöresi Ağıtları’nın I. cildi Andırın, II. cildi Andırın-Göksun, III. cildi Afşin-Zamantı, IV. cildi ise Elbistan Ağıtları’ndan oluşmaktadır.
Bu kıymetli eserin Elbistan Ağıtları’na ayırılan IV. cildi, 2011 yılında Ömer Hakan Özalp’la birlikte çıkardığımız iki ciltlik Elbistan Ağıtları Her Gözyaşı Aynı Renk isimli çalışmamız esas alınarak hazırlanmıştır. Bir eserimizin bu şekilde, yeni bir eserin ortaya çıkmasına vesile olması ve bir anlamda amacına ulaşması bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir.
Sayın Ö. Hakan Özalp’la birlikte, Elbistan adına bulduğumuz ve –az da olsa– ağıt niteliği taşıdığını düşündüğümüz her şiiri derlememize alırken biliyorduk ki, bu eserimiz, başka çalışmalara kaynaklık etmenin yanı sıra bu hususta çalışma yapacakların ellerini de güçlendirecekti. Nasıl ki; dünyanın en iyi aşçısına, yeterli malzeme olmaksızın güzel ve lezzetli yemekler yaptıramazsanız, konusunda en uzman araştırmacıyı da getirseniz, malzemeniz yoksa bir netice alamazsınız. Anlayacağınız, her işte, mutfak, zannedildiğinden daha önemlidir.
Bizi bu konuda acımasızca eleştirenlerin yanı sıra, yaptığımız çalışmayı gereksiz bulanlara dahi rastlamıştık. Ama biz, yaptığımız işin gerekliliğine inandığımızdan, bunların hiçbirisine aldırış etmeden ve cevap yetiştirme çabası içerisine girmeden, Ziya Paşa’nın Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde özlü sözünden yola çıkarak, dalgalarla ve koparılan fırtınalarla ilgilenmek yerine gemiyi limana sağ salim ulaştırmaya çalışıyorduk.
İki gözüm iki çeşme
Ağlamakla geçti ömrüm
Sargı tutmaz derdim deşme
Bağlamakla geçti ömrüm
Gül olsam, yaprak açarım
Teşekkürler
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar