Mehmet Gözükara Şiirleri - Şair Mehmet G ...

Mehmet Gözükara

Darende İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Darende Kültür ve Sanat Derneği işbirliğinde düzenlenen ve 21 Haziran 2012 tarihinde beşincisi yapılan “Şair Öğretmenler ve Şiir Dinletisi”ne davet edilenler arasında bendeniz de vardı. 21 Haziran öğleden sonra saat ikide dört şair arkadaşla -Kahramanmaraş’tan Mustafa Okumuş, Göksun’dan Mahir Başpınar, Afşin’den Haşim Kalender, Elbistan’dan Hanifi Kara- birlikte programa katılmak üzere Haşim Kalenderin kullandığı arabayla yola çıktık.
Daha kısa olması hasebiyle Büyük Yapalak üzerinden Darende’ye varmamız uzun sürmedi.
Şiir dinletisinin ev sahipliğini İlçe Milli Eğitim müdürü Necati Tarak Bey yapmaktaydı. Kendisi de bir şair olan Necati Bey, ilçeye geldiğimizi haber alınca, makamına davet ederek hepimizle ayrı ayrı ilgilendi. Program gereği protokol ziyareti yapılacağından, şair arkadaşlarla birlikte belediye başkanlığına geçtik.
Belediye başkanı İsa Özkan tarafından oldukça sıcak karşılandık. Tanışma faslında Elbistan’dan geldiğimizi söyleyince söz haliyle -7 Haziran’da vefat eden- Abdurrahim Karakoç’a intikal etti. Kendisinin de cenazeye katıldığından ve başbakanlık müsteşarı ile vekilimiz Mahir Ünal’ın ilgi ve alakasından bahsetti. Çaylardan sonra, birer de kahve içmeden bırakmayacağını söyleyen başkanın bu ikramını da kabul ettikten sonra müsaade isteyerek, kaymakam beyi ziyaret etmek üzere belediyeden ayrıldık.
Hükümet konağına vardığımızda kaymakam Mehmet Aktaş Bey’i, biz şairleri bekler bulduk. Aktaş’ın şaire ve şiire dair yaptığı güzel yorumlardan ve karşılıklı mütalaalarla geçen hoş sohbetten sonra izin alarak, Necati Bey’in görmemizi istediği Tohma çayı istikametine yöneldik. Havasından mıdır, suyundan mıdır bilemem, Darende’de her karşılaştığımız insan Yunus yüzlü, derviş gönüllü geldi bana.
Kanyonun bittiği köprü tarafından girdiğimiz Tohma çayı, ilk defa gören şairleri büyülemişti. Yaz-kış 22 C˚ sıcaklığındaki üç kudret havuzunun sıralanmış tahliye oluklarından akan su adeta Tohma çayına ha gayret diyordu… Çokça fotoğraf çektirip, uyandırdığı intibaı birbirimizle paylaşarak Somuncu Baba külliyesinin oradan çıktık. Tohma gezimiz böylece son buldu. Yanlış söyledim galiba, son bulan gezi değil, sadece bu bölümdü. Sağolsunlar, Necati Bey’in rehberliğinde “Hasan Gazi türbesi”ni/“Şehitlik abidesi”ni gezmek için arabalara bindiğimizde, Haşim Kalender “İkindi namazını kılsak da geziye öyle devam etsek! ..” dedi. “Az sabır hepsinin üstesinden gelir” sözüme rağmen, Kalender’in memnuniyetsizliği yüzünden okunuyordu.

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

İstemezük ruhu tekrar hortladı
Patrona Haliller isyan peşinde
Gezi eylemleri konsa da adı
Kalıçlar oraklar ziyan peşinde

Kodamanlar tutuştular el ele

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

Bir sevilen bir sevene
Gülerse bayram olmaz mı?
Ne fark eder gün, ay, sene
Dilerse bayram olmaz mı?

Aşkın külü kordan beter

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

Milli meselede ciddi beyanat
Verirken mideden atılmaz dedi
Kirlenmeden kalmak çok ciddi sanat
Bilerek çamura yatılmaz dedi

Fakir asker doğup talim etmekte

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

Her mevsim her saat her gün her hafta
Ay saklıyor süre türkülerimiz
Cephede camide en ön ilk safta
Say saklıyor sıra türkülerimiz

Aşk deyince kalem elden düşürür

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

Dört mevsim kar olur ulu başınız
Seven her zorluğu aşar mı dağlar
Nasıl geçer baharınız kışınız
Her dertli derdini deşer mi dağlar

Dede Korkut Oğuz boyu soyladı

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

Kahramanmaraş’ta ikamet etmekte olan, Türk şiirinin beyaz kartalı, hemşerimiz Bahattin Karakoç, 25 Ağustos’ta yaptığımız piknik sonrası, bizlerle vedalaşırken “Çocuklar, buraya bir daha geleceğim! ..” demişti. Biz de bu sözünü bir müjde olarak algılamış ve o günü, kulağımız seste, iple çeker ol-muştuk.
25 Ekim’de (Perşembe) başlayan Kurban bayramında, bayramlaşmak üzere telefon açmıştık. Hal hatırdan sonra, Bahattin ağabey, Haşim Kalender’in Hurman çayının üstünde bulunan, oda büyüklüğünde ve yerden iki metre yüksekliğindeki oturma yeri-ni/haymasını kast ederek, “Bu pazartesi geliyorum o leylek yuvasına… Kış bastırmadan, o havayı bir daha ciğerlerime çekmem lazım…” dediler. Beklediğimiz muştuyu almıştık; ama bu arada, hava nasıl olacak, ya soğuk olur da misafirimizi üşütürsek diye de kaygılanmadık desek yalan olur.
***
Sekizi yirmi geçe Maraş’tan çıktıklarını Yasin Mortaş’la yaptığımız telefon görüşmesinden öğren-dik. Çalıştığımız gece vardiyasından Haşim Kalender’le birlikte çıkmıştık. Yaptığımız istişare sonucu, ben doğruca, Tanır’da Marabuz istikametine beş km daha giderek varılan sakaya giderken, Haşim de, Afşin üstünden dolanarak piknik için gerekli malze-meyi alacak; sonra misafirlerin gelmelerini bekleye-cektik.
Öyle de oldu. Ben erken vardığım sakada ön hazırlıkları yaparken Haşim, iki oğlu Hacı ile Ömer de beraberinde olduğu halde geldi. Ora-bura derken, kulağımıza çalınan sesler misafirlerin geldiklerini işaret ediyordu. Haşim aceleyle kalktı ve “Bahattin abiyi, bir Hurman gezisi yaptırıp öyle getireyim” diyerek yanımızdan ayrıldı. Haşim’in, henüz gelmiş konukları, çevreyi dolaştırmak amacıyla bizden uzaklaştırdığı, arabanın giderek zayıflayan sesinden anlaşılıyordu.
Misafirlerden, bulunduğum yere gelen Tanırlı Bünyamin Bozkurt, kahvaltı yapmadan yola çıktıklarından, hazırlayacağım kahvaltıya yardım etmek için geride kaldığını söyleyerek işe koyuldu; bir taraftan da hoş-beş ediyorduk.

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

Mızrapla başlarken sazda hareket
Dağda ferman kokar türkülerimiz
Destede raks eder rahmet bereket
Hasat harman kokar türkülerimiz

Esvaplar bavulda basılı kalır

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

Tutuşan gönül evim teslim oldu aleve
Suzanın marifeti pervaneden kül kaldı
Bin bir emek vererek büyüttüm seve seve
Bülbülü avcı vurdu boynu bükük gül kaldı

Emekler sele gitti gözlere bulut indi

Devamını Oku
Mehmet Gözükara

Tahlil-i hal
-Âdem Konan'a ithaf-
Aşk deyince iç geçirip âh eden
Hayali yıkmıştır kurmadan önce
Erken çöker yükü fazla her beden
Tecrübeyle sabit yormadan önce

Devamını Oku