kitap’ta uyarıldık:
“görmedin mi, onlar her vadide şaşkın geziyorlar! ”
şairsem sancılarım vardır
yüreğim hüzün
yüreğim hardır
Akşamları sığındığı tek odalı evde
Sonsuz bir yalnızlıktı yüreğindeki
Sobasız çulsuz perdesiz kış geceleri
Gizli ve derin bir ağıttı gözlerindeki
Sabahlar hep uzaktı geceler boyu
Yetersiz kelamın ardından şiir gelir
Kırık bir çizgidir artık hicretim
Ben en çok ellerine muhtaçken
Gözlerine hasretim
Neden sadelik yakışırken sana
Sığındığım sisli bulvarda sürünürken adımlarım.
İlla ellerim yırtık cebimde.
Ve hiç bakmadan gökyüzüne.
Oysa yürek yangını hisler tufanı bir sevdanın öfkesi.
Yahut bir kırılgan duruştur.
Bu sürüklenişim vitrinler önünde.
I
med – cezirlerimin kıyısı hoşça kal
ey gecenin rengi
ey hazanımın son demi
ey sevincim
sancım
Kesif düşlerimde kırık silüet
Dağ başlarında akbabalar haykırır
Bir inkilaptır yüreğimde yeniden
Sevdaya dair sancılar vardır
Yitiktir kaldırımlar caddeler kapalı
Bulutlar ağladı sen gittiğinde
Beni öyle öksüz boynu bükük bıraktın
Çağıramadım ardın sıra
Dur, n’olur gitme
Gitme diyemedim
Ben ağladım şiirler ağladı
Geceye sar gözlerini güz çiçeği
Yıldızlara aç sadece
Ve karanlığa
Ve yalnızlığa yüreğini
Seherde bir şiir dolansın diline
bir gün gidecek misin yüzünü yıkıp bir gün
bir gün boynumu bükük koyup gidecek misin
geride yokluğunla beni bırakıp üzgün
ellerimden apansız kayıp gidecek misin
sana henüz doymadan, sana güller dermeden
Bu akşam sükûta verilmiş sözümüz vardır
Aşk-ı muhabbet makamında gözümüz vardır
Müştakız, biçareyiz, sermestiz, pejmürdeyiz
Yârin uğruna feda bigâne özümüz vardır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!