Duy beni çocuk!
Sesimi duy!
Derin acılardan sesleniyorum sana,
zifiri karanlıktan..
Dipsiz uçurumlardan,
sessiz çığlıklardan,
Bir günahı işlerken şeytan suçlanır..
Kar üstünde yürüyenin izi saklanmaz..
Önce akıl çeker, sonra da ruh, acıyı,
sahte tövbe ile günah aklanmaz! ..
Mehmet Emin Kadıhan
Bazen gitmek istersin kendinden..
Bu koca şehirden ve onun nemli gölgesinden..
Sıyrılmak istersin, gürültüsünden ve puslu ikliminden,
Bir başka diyara göçmek geçer içinden,
Sırtında bir ömürlük hayal ve ayaklarında kilitli bir çift prangayla..
Lakin yorulursun..
Ey sevdası ömrümün fermanı, güzel İstanbul!
Kimse bilmez belki ama,
ben her baktığımda sana;
kalbimde ki çarpıntıyı görüyorum,
duymaktan öte.
Sende buluyorum kendimi;
Kimsesiz denilecek kadar olmasa da,
tek başımayım diyecek kadar yalnızdım..
Kimseye ışık olmuyordum belki, kabul,
ama kendi gök yüzümde bembeyaz bir yıldızdım..
Ne zaman şaşırdım yönümü,
kendi eksenimden ne ara çıktım bilmiyorum ama,
Karanlık odam, pencerem kapalı..
Radyo açık kalmış, Sezen Aksu çalıyor;
"İstanbul İstanbul Olalı.."
Çayım soğumuş,
saate bakıyorum,
sabaha ulaşmış vakit..
Çocuktum bir zamanlar..
Ellerimde oyuncak hayaller vardı..
Hayaller için, zaman dardı..
Umut, hayatla ölüm arası incecik bir zardı..
Hasta olduğum her günüm zarardı;
sonunda oyunsuz geçen koca bir gün vardı..
Yüzümde ki beyaz bulutlara aldanma;
İçimde yıkılmış yüce dağlar var!
Sakın benden, gülen yüzüme kanma;
Sözlerimle solmuş, sararmış bağlar var!
Kimi dua etti varlığıma şükredip,
Ey yar!
Sen ki;
dilimde bir dua iken,
yokluğundan muzdarip ömrümün son demlerinde;
kalbimde iman oldun,
öfkeme zindan oldun ve ruhuma beden.
Günaydın bitanem..
Her zamankinden biraz daha erken uyandım bu sabah.
Saat altıydı, penceremde serçelerin seslerini duyduğumda.
Zorla da olsa kalktım yatağımdan ve seyrettim bir süre,
penceremin önünde uçuşlarını..
İçeri girmek ister gibiydiler ama,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!