Öyle yaşlı gözlerle "gitme, kal..." der gibi bakma bana n'olur!
Ben dayanamam bunca masumiyete, bilirsin beni.
Enayinin önde gideniyim ben, bilirsin,
bilirsin ki, duramam, yanına oturup silmeden gözlerini.
Ben ki; geri döndüm sana defalarca kez.
Ağlattığın, aldattığın halde hatta.
Canım sağ, gencim diye övünmedesin..
Lakin gençlik dediğin fakir zaman,
Bir yıldız kayımı kadar kısa, ya nesin!
Bir bakmışsın bitmiş, başın dizin dövünmedesin..
Bir gün gelip kırılınca konduğun dallar,
Günlerden pazardı.
Ağustostu ay ve saat sabahın dokuzuydu.
Çiçekçi Durağı'nda otobüs beklerken,
Saat dokuzdu hala ve otobüs geldi.
Bindim.
Saat dokuzdu.
Dokuz ay on gün bekledi insan yola çıkmayı..
Karanlıktı mabedi, kapalıydı gözleri..
Ve gün geldi, başladı serüveni,
yola çıktığında gördü ışığı, kamaştı gözü..
Ayağa kalktı önce ve söyledi ilk sözü..
Sevgili günlük..
Ondan onsuzluğa yediğim sürgünün,
on dördüncü gün dönümü bugün..
Uykuya hasret,
ama onsuz uykuya müebbet yemiş,
bir çift kanlı gözüm var,
Her anımın senle dolduğu bir pazar akşamına kapatırken gözlerimi yine,
Ertesi sabah İstanbul'u görememe korkusuyla ürperiyor içim.
Öyle ya,
Bir sen daha bulunur belki ama bulunamaz bir İstanbul daha.
Üzgünüm sevgilim,
Üzgünüm.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!