Sönmesin bu ateş
Sönmesin asla
Yaksın ikimizi de
Sonsuza kadar
Toz duman olsa da
Sen bilirmisin
Toprak kokusunun ne olduğunu
Güneşin altında buram buram terleyerek
Bir testi suyu bir dikişte içmenin ne olduğunu
Sabahın kör vaktinden akşam karanlıklarına kadar
Toprağı karış karış karıştırmanın ne olduğunu
Yaklaşımlar
Hem yaklaştırırlar
Hem uzaklaştırırlar
Adımlar yaklaşırsa
Bir anlam kazanırlar
Bir ağaç var karşımda
Gölgesinden utanmakta
Yeşerecek bir dalı
Arar olduk baharda
Mevsimlerde bir öfke
Renklerde kör döğüşü
Hırpalanmış varoluşumuzla
Varlığımız sürmekte
Koşturup duruyoruz
Bir geçmişte bir gelecekte
Zaman hovardaca
Harcanan bir hazine
Gel
Yeni doğmuş bir bebek gibi
Günahsız ve tertemiz
Bulutlardan düşen
Yağmur damlacıkları gibi gel
Zamana olta attım
Asırları yakalamak için
Ağır bir şey var gibi ama
Yalnızlığım sallanıyor
Oltanın ucunda
SEVGİ ÇİÇEKLERİ ÜLKESİ
Elimdeki valizi yere bırakıp kollarımı dinlendirmeye çalışırken arkamdan gelen bir ses ile irkildim. On-on bir yaşlarındaki bir çocuk elindeki kökleri sallanan soluk bir çiçeği bana doğru uzatarak gülümsüyordu.
- Amca, ben senin neden buralara geldiğini biliyorum. Dedi.
- Neden gelmişim ki?
- Biliyorsun burası sevgi çiçekleri ülkesi.Ülkemizin yaşadığı son yıllar özellikle biz çocuklar için kabus dolu. Kalan belli sayıdaki çiçek sayısı sana uzattığım çiçekler gibidir. Onları yaşatmaya çalışıyoruz.
Dost dediğin karpuz gibi tezgahlarda hamı çoktur
Tadı vardır rengi yoktur rengi vardır tadı yoktur
Seçmesini bilenlerin yalancıya karnı toktur
Renksiz tadsız çıkar diye mahrum kalan hiç olmadı
Dostlukların kapısında bekleyenler pek kalmadı
Bu akşam hasretinin
Coşkun selinde
Ümit ile bekliyorum
Gelirsin diye
Nafile bekler seni
Şu deli gönlüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!