Kalk artık, bak şu masum geceye
Bu anı döndür, şiirsel bir heceye.
Kuyu suyundan iç, ne kadar serin
Bir an olsun artık, kurusun terin.
Düşünüyorum yine; akşam, akşam...
Karasına doyamadığım gözlerini.
Bir kor düşüyor, gözlerinden bağrıma
Sanki; yakmıyor da eritiyor beni...
Ben, acıyla mı mayalandım bilmem.
Hayatın her deminde bir sızı,
Her günümde gözyaşı.
Akşam bitmiş, karanlık gitmiş,
Sabah olmuş ışıldayarak.
Merhaba! diyorum dünyaya,
Toprak...
Mis gibi toprak...
Sağında, solunda,
Önünde, arkanda,
Hep toprak...
Bastığın yer bile
Bi kararmısın reftarında, ey Hacetim?
Bezl ettin zaten cefa-cü men.
İmdi pencah etmem akçeyle.
Ref ideler mi imdi meni panayıra?
Boynuma koyalar, hadikalardan bir kutas.
Dayan dostum, kaldır başını
Dimdik dur, sert esen rüzgara karşı.
Eğilme hiç! Hepsi namert kötülüklerin.
Duymasın bir an kulakların, acı olan hiç bir şeyi
Ne kaldı ki elinde; yitirmediğin?..
Daldım yine hülyaya
Uykusuz gecelerimin birinde.
Neden seviyorsun bilmem?
Ayrılığı bu kadar...
Daldım yine hülyaya
Bir adam vardı yıllar önce, tahta barakasında
Pencereleri kapalıydı, örümcekler vardı kapısında.
Pek yaşlı değildi ama ölgündü yüzü. Beli bükük,
Soluk bir nefer gocuğu vardı sırtında yırtık, sökük.
Davut diyorlardı bilenler O'na, geçerken oradan
Divan toplansın hemen !
Biri var, dünyama egemen.
Hazırlasın cellat, kör baltayı
Yoksa neyleyim ben, koskoca sarayı?..
Ya hiç düşünmesem,
Ya hiç konuşmasam.
Ya da hiç bilmesem.
Yanmasam hiç alevinle,
Sızlamasa hiç yüreğim,
Ağlamasa gözlerim,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!