Daha serpilmiş gördüm seni marmara
daha acımasız, daha duygusuz, insafsız...
Senin kadar dayanıklı değilim marmara
bin parçaya böldüler, her parçayı kül edip
savurdular, savruk kuytulara...
Ah marmara neden bıraktınki beni
Çırpınışlar kat kat yağan karın,
karın ağrıtan en diplerine süzülürken
son çırpınış da gurbet oldu
yitik hasretli dönmeyişlerden...
Belli gittiği yerden memnun
Bırakıp
bir zamanı akıntısıyla,
katılıp dalga seslerine,
yoldaş olmak martılara...
Uzağın akıntısıyla
Ağaçlar ağlar, çerçeveler boş
ve bir ''Boş Çerçeve'' filmiyle sulanan
al yanaklar kurak.
Acı çektikçe büyüyor insan
ve büyüdükçe hınca hınç acı doluyor...
Kavurucu güneşe rağmen,
Biriktirdim,
durmadan biriktirdim seni.
İlmik ilmik, damla damla
gönül gölümde biriktirdim seni...
Taştın sayfalardan
aktın yer ve gök yüzüne.
Mayıstı....
Olması gerektiği gibiydi hazan...
Nereden bilebilirdikki?
Mayısta hazan olmazdı....
Ama bize hazanı yaşamak,
Mayısta kısmetti...
Bir gurup vaktinde
lütfedip açsaydın göğümü,
nemli gözlerimi çorak topraklara çevirseydin...
Penceremde asılı tebessümünü alsaydın nur yüzüne.
Gelebilseydin Dicle ile Fırat'ın buluştuğu yerde...
Yağabilseydin iklimlerime güneş güneş...
Dumanlara, feryatlara yakalandı şehir.
Martılar bulanık denizlerde
neye uğradığını şaşırmışken,
hazırlıksızdı kuşlar da...
Bu koca göçüğü yerinden kim kımıldatır şimdi?
Beni nerelerde bulacaksın?
Gülen gözlerimi,titreyen yüreğimi,
anlamlı her bakışımı, şaşırtan düşüncelerimi...
Nerede, nerelerde bulacağını sanıyorsun.
Bitmeyen sıcak nefesimi...
Hiç görmediğimiz bir cennet düşler
Yine alsın beni bir yel
bir hazandan bir hazana...
Ne yapmalı bilmiyorum.
Galiba seni yazmalı
durmadan, duraksamadan
ak sayfalara.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!