Soysuzun birine, düştü bu gönlüm
Boş sevda peşinde, geçti bu ömrüm
Çok çile çektim ben, hoş günmü gördüm
Yaşayan ölüyüm, kimsesiz garip
Yaşayan ölüyüm, çarem yok tabip
Sığıra çan kelek, takalım ana
Sığırla koyunu, katalım ana
O yaylalar benim, vatanım ana
Yaz geldi yaylaya, çıkalım ana
İneğe püskülü, bağlayak ana
Zaman hiç dururmu boşa aldandık
Gençliğimiz aynı duracak sandık
Günleri hoyratça geçirip kandık
Otuz beşi geçtik kırka dayandık
Bu zaman herkesten fakirmiş dostum
Elektriğin kaçak, beleş istersin
Sırtımdan vurmaya, keleş istersin
Emeksiz makama, yerleş istersin
Kendine benzeyen, kalleş istersin
Türklüğü dünyadan, silmek istersin
Harşitin yanında, merkezi çarşı
Dayar sırtını, örümceğe karşı
Dört mevsim dumanlı, dağların başı
Bu gözümde altın,toprağı taşı
Sırganla pancarı, onların aşı
Gümüşhane ilimin, karlı olur başları
Tekbir sesiyle inler, dağlarıyla taşları
Bir yanında Trabzon, bir yanında Bayburt u
Yediden yetmişine, burası safkan yurdu
Zigana dağlarında, kayakçılar yarışır
Yağmurlar yağıpta, sonra dindimi
İşleyip toprağa, inip sindimi
Filizler toprağı, yarıp deldimi
Her sene mutluyum, bahar geldimi
Taneler çıt çıt, çatıya vurdumu
Cahil olup anlamazın
Her tarafta yaramazın
Tesbih çeken pis yobazın
Allah versin belasını
İmam versin selasını
Sırganı toplayıp, tek tek seçicen
Sarımsağı koyup, sonra ezicen
Mis gibi buharı, içe çekicen
Gel sırgan pişirek, küçük harıtta
Sırgana ekmeği, banıp yiyecen
Söz dinlemeyen eşin
Zamansız gelen işin
Gerçekleşmeyen düşün
Hayrı olmaz kimseye
Çıkar için selamın




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!