Gelincik yaprağında titreyerek sevişirdik gözlerinde gözlerim ışırdı …
Islağından flu rüzgarların efsunu sızardı ırmaklar doluşurdu eteklerimize
Sığlarımıza vuruşlarında köpüklenirdi eriyişler
Kuşlar konardı o anın doyumsuzluğuna
Avuçlarıma eğilirdin yüreğimden taşardı ummanlar kuşları alıp sürüklenirdi coşkusu çağlayışların
Kor kor har har kavuşmaların sıcağında
Uçsuz bucaksız coğrafyaların aynı bedende akışlarını dolaşırdık
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan