Arkandan her bakakaldığımda
Çakılır gölgem ardıma
Zaman durur...
Yalnızlık kudurur...
Dolar gözlerim boş avuçlarıma
Kalbim, adımların silinmiş kaldırımlara kırılır.
Memleketinden uzak
Erzurum’da pazarlar kurulmuş
Yükleri sırtında
Gelecekleri soğuklarda kavrulmuş
Hissediyorum...
Çok şaşkınım!
Yok mu
Bana verecek bir elin?
Gövdemde evren kadar büyük yük
Yıldız yıldız karanlık göz bebeklerim
Bu ağır baş taşınmıyor artık.
Seni ilk kez gördüğümde
Hayallerim ellerinde
Kulaklarımda melodilerin
Gözlerinde türkülerinle buluştum...
Yağdı kıvılcımların
Caydım artık sizi sevmekten
Beni varlığınıza esir
Yokluğunuzda acıya teslim ettiniz
Buda benim yoksulluğum biliyorum...
Kavuşamadım o esrarengiz sevdalıya
Ey kurşuni, soğuk, geçilmez palandöken
Çocukluğum tırmandı yokuşlarında
Yoksa sen mi yazdın alnıma yazgımı?
Aslında hayat;
Rahimde küçücük bir nokta.
Heybetli yalnız taştan duvarlar
galata ya üstten üstten bakıyorsun
Sinan'ın göğsünden doğmuş o nazar boncuğunu
Kalkan gibi göğe doğru sallıyorsun.
Süleymaniye duvarlarından ne gölgeler
Dehlizlerinden ne katranlar akmış
Silinmiş satırlar kağıtlar boş
Ne olursa olsun
Kör alem hep sarhoş...
Varoluş önünde kaysa yıldızlar
Aydınlığa boğulsa göz bebekleri
İşte İstanbul ben geldim
İçimde yükselen dalgaların üstünde
Sığmıyor zihnime hayallerim
Sen; her şeyi görmüş yaşlı bir bilge
Ben; daha beni bile bulamamış kelle
Bugün de ölmemeye
Fakat
Ölene kadar yaşamaya
Karar verdik...
Yavaş yavaş
Kendinden kaçarak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!