Onun oturduğu masada bir gün
Onun içtiği suyu görüyor gibiyim,
Onun gülüşünü yalansızca düşünürken
Masadan sızan sevdasıyla ölüyor gibiyim.
Ümitsizce baktığı boş şişeleri,
Masada yuvarlanan vurgun yemiş sözleri,
Masayı dağıtırcasına sallanan tozlu kolyesi,
Gönül bağdaşıyla birleşmiş elleri,
Ve boşluğa bakıp duvarları süründüren gözleri...
Gözleri o kadar çok şeyi anlatıyordu ki,
Tüm kainatı dize getirebilecek doluluktaydı.
Biliyordum gözlerinde kavrulacaktım,
Gençliğime zincir vuracaktım,
Elim kolum bağlanacaktı,
Yanıp havaya savrulacaktım,
Her ne kadar unuttum desem de,
Bir gün çıkacaktı karşıma,
Zamanla kol kola, yüreğim sızlayacaktı.
Gökten arşa çıkılan gerçeklerin izinde,
Karanlık basmış dudağından akan sözlerinde,
Anılar tutulmuş, aşklar kesilmiş,
O dolunay gecesi kelimeler dalkavukluğa karışmış,
Elde bir avuç hasret kalmış,
Elden ne gelir,
Ayrılık sirenleri dört bir yanı sarmış.
Hatıralar geçmişin önünde titrerken,
Bir bilinmeze doğru inceden yol almış.
Kayıt Tarihi : 24.4.2021 19:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!