(''Yine mi?'' sorusunu duyar gibiyim.
''Niye ki?'' cevabını verir gibiyim.)
Rüzgar esmiş.
Hem başımıza hem tenimize.
Hafif sandığım karanlık, bir seni aydınlatamamış;
Sırf ben fazla bakmayayım diye.
Utanmaz Ay!
Sana bahsettiğim bu kız işte,
Az parıldasana!
O kadar mesaimiz var...
Eve geldim anlattım ona,
Dedim ''Hayırdır,
Neden bana yardım etmedin,
Biraz daha görelim unuttuğumuz şu yüzü?''
Dedi ki; ''Işığa ihtiyacınız yok...
Daha birbirinizin yüzüne bakamıyorsunuz...''
Dedim ''...''
Her neyse...
Ne güzel konuştun
Ve ne güzel bir kulağımdan girip ötekinden çıktı öyle...
Nakarat gibiydi bazı yerler,
Bir tek onlar kaldı zihnimde.
Şöyle bir şeydi;
''Bırak artık sevme, ne bulduysan bende.''
Çok dumanlıydım.
Yıllar sonra kendim oldum karşında.
Kendim olduğumdan ötürü olsa gerek,
Anlatamadım yine derdimi,
Kaldı derdim zamanlar altında.
Duygu yüklü olanlara cevap verdim.
Mantık yüklü olanlarda çaresizdim.
Stabil bir ben ve stabil bir sen...
Dışarıdan bakınca ne komikti...
Sanki bir Tanrı bize:
''Ah yavrularım. Daha neler var önünüzde!'' der gibiydi...
İlk defa yuvandayım, hanendeyim.
Demek o gece, sende böyle gözüküyordu.
Ay ışığı hangi cama vuruyordu bilemem,
Ama Ay ile gönderdiğim selamlarım girmiş bu eve.
Bu ev benim sesimi duymuş...
Hissettim.
İlanıma da şahit, kaçışlarıma da,
Yalvarışlarıma da...
Seni adam akıllı istemedim ben.
Varlığını methetmekten,
İstemeyi beceremedim.
Sen sandın ki;
Ben hep o ihtimal ile yaşıyorum.
Ben o ihtimalin ne olduğunu bilmiyorum.
Gerçekleşse dahi ne yapardım?
Bilmiyorum...
Düşünmen,
Bir şans vermeyi düşünmen bile
Onurların en şanlısı bana...
Kendimi düşürmüyorum,
Seni yüceltiyorum.
Ah benim nezaket parçam...
Ne buldum sende?
Neyi abartıyorum bu kadar?
Değil mi?
Sevdiğini iddia edenlerin bulamadığını,
Yakalayamadığını,
Sahip çıkamadığını,
Kaybetmekten korkmadığını buldum sende.
Sevilmeyi bilen,
Naz etmeyi bilen,
Vermeyi bilen,
Almayı bilen,
Kızmasını bilen,
Gülmesini bilen,
Ağlamasını bilen,
Bakmayı bilen,
Bakıp da umut vermeyi bilen,
Umudu geri almayı bilen,
İnsanı aşkın içinde tutan,
Yakan, yaralayan,
Sonra o yarayı saran,
Düşünen, takdir eden,
Duyguları mahrem,
Gücü aşikar...
Buldun mu sen?
Ben buldum.
Ben seni buldum.
Senden bir sıfır öndeyim.
Sen de kendini bulsaydın,
Kendini seyretseydin,
Beni görebilirdin belki de.
Çünkü senin aslın bende yaşıyor...
(''Nasıl bu kadar eminsin?'' sorusunu duyar gibiyim...
''Nasıl bu kadar emin değilsin?'' cevabını verir gibiyim...)
O sevgiyi istiyorsun da,
Neden istediğini almıyorsun?
Her şeyi koparıp alan o kadının cevap veremediği
Neden şimdi o sevginin bende olduğu?
Neden hak etmediğini düşünüyorsun?
Belki de düşünmüyorsun ama
Ne zaman gözlerin dolsa bunları söylerdin sen.
Neden diye sormam ne kadar bayağı...
Biliyorum cevabı...
Konuşuyorum işte öyle.
Neden diye sorma.
Neyin olup neyin olmayacağını bilmemize rağmen,
Ne diye konuştuk o zaman?
Ben hayatıma bakıyorum hali hazırda...
Hatta, aşkımı zedeleyecek bir şeyler arıyorum.
Bulana kadar seni seveceğim.
Ve emin ol bulunca da,
Sana olan aşkıma ihanet edeceğim.
İşte o zaman her şey istediğimiz gibi olacak.
Sona erecek bu girdap,
Sularımız durulacak...
Bir yandan;
O masa ne kadar güzelse,
Bir o kadar uzun ömürlü değil.
Kimimizin çocuklarına anlatacağı,
Kimimizin yalnızlıkla boğuşurken inleyerek haykıracağı Bir hikaye, bir nidayız biz artık.
O yüzden;
Söyle bir türkü daha...
Tadını çıkaralım bari şu gençlik sevdalarının;
Sevilenler ve sevilmeyenler olarak...
(''Yemekler hakkında bir şey demeyecek misin?'' sorusunu duyar gibiyim...
''En sevdiğim labneli olandı...'' cevabını verir gibiyim...)
Kayıt Tarihi : 27.8.2025 23:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!