Makale - Kendi Elimizle Zehirleniyoruz!

Yılmaz Örmeci
645

ŞİİR


42

TAKİPÇİ

Makale - Kendi Elimizle Zehirleniyoruz!

KENDİ PARAMIZLA REZİL OLUYOR, KENDİ ELİMİZLE ZEHİRLENİYORUZ!

Sözlerim ve yazım hiçbir resmi kuruluşu muhatap almadan halkımızın bilgilenmesi ve bilinçlenmesi, yapılabilecekler varsa bağımsız ve bağlantısız Sivil Toplum Örgütleri’nin ve gayriresmi kurum ve kuruluşların konuya dikkatini çekmek içindir.

1980’li yıllara kadar gelirinin büyük bölümünü tarım ürünleri oluşturan ülkemiz bir “Tarım” ülkesi olarak adlandırılıyordu. Bu yıllarda enerji, ulaşım, altyapı, haberleşme alanında yaşanan gelişmeler ile döviz serbestisi, üretim çeşitliliği, ihracat, turizm ve çeşitli teşviklerle ülkemiz bir “Sanayi” ülkesi durumuna gelmiştir.

Ülkemizde birçok sektörde yıllık ve beş yıllık kalkınma planları yapılıyor, satış ve gelir endeksleri tutuluyor, üretim envanterleri ve istatistikleri hazırlanıyor. Sadece tarım endüstrisinde bunun yapılmaması, çiftçinin neredeyse başıboş bırakılması, üretim için hedef ve kalite standartlarının oluşturulmaması hem “Gıda” sektörümüz için, hem yurttaşlarımız için en büyük tehlikedir.

Birçok tarım ürünümüz ihracat kapılarından aşırı toksik içerikli, hormonlu veya belli değerleri aşan miktarda çeşitli tarım ilaçları içerdiği gerekçesiyle dönmekte, bu ürünler “ihraç fazlası” diyerek iç piyasada hem de ihraç fiyatından çok daha yüksek fiyatlara satılmaktadır.

Gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkelerde Devlet halkın sağlığını ve gıda güvenliğini korumakla yükümlüdür. Bunun için üreticinin ürettiği gıda maddelerinde, meyve ve sebzede kullanılan ilaç, hormon, boya, raf ömrünü uzatan, yumuşaklık veya sertlik sağlayan çeşitli kimyasal ve biyolojik katkı maddeleri üretimden itibaren kontrol altına alınır. Sebze ve meyve hallerinde perakende satış öncesi numuneler alınarak laboratuar testleri yapılır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) veya ülkenin varsa kendi özel standartları ile karşılaştırılır, uymayanlar derhal imha edilerek üreticisine gerektiğinde ceza verilir.

Türkiye’de bu uygulama sebze ve meyve hallerinde yoktur. İthal edilen ürünlerde bile laboratuar testleri ve gerekli araştırmalar yapılmıyor. Yıllarca ülkemize şekerkamışı şekeri, kimyasallarla yük gemilerinde olgunlaştırılan çeşitli tropikal meyveler, dünyanın birçok ülkesinde yasaklanan tarım ürünleri ve çeşitli kimyasallar, palmiye yağı ve benzeri ürünler girerek korumasız ve savunmasız insanlarımızı zehirledi. Birçok hastalıklara, ölümlere, ekonomik ve işgücü kayıplarına neden oldu. Karşılık olarak bu ürünleri ithal edenlere, satanlara ve gıda ürünlerinde kullananlara, bunlara göz yuman kamu yöneticilerine en küçük bir ceza bile verilmedi.

Tavuk ve yumurta üretiminde bu yanlışlıklar açıkça ve göstere göstere devam etmekte, tavuk yemlerinde yine tavukların ayak, tırnak, gaga ve ibikleri kullanılmaktadır. Kendi hemcinsini yedikleri için halkımızın artık “yamyam tavuk” olarak adlandırdığı tavukları ve yumurtalarını yemek insan sağlığı açısından son derece zararlıdır. Sağlıklı yem için 5 yıl kademeli geçiş anlaşması yapılsa da tavuk üreticileri yem üretiminde aynı yöntemleri uygulamakta, kamu yöneticileri de halkın zehirlemesine göz yummaktadır.

Başta da belirttiğim gibi bu sorunların çözümünde kamu yöneticilerinden bir beklentim yok. Ne gerekirse tam tersini yaptıklarını birçok uygulamaları ile gördük ve biliyoruz. Zaten Yeni Anayasa ile Meclis’e ve halka hesap vermek zorunda da değiller. Ancak bu konularda başta Tüketici Dernekleri, Ziraat Odaları Birliği, Ziraat Mühendisleri Odası, Tarım ve Kredi Kooperatifleri olmak üzere birçok yaygın sivil toplum örgütünün yapabilecekleri olmalı. En azından sebze ve meyve hallerinde Belediyeler vasıtasıyla denetim zorunluluğu getirilmeli, GDO adıyla kısaca andığımız genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretimi yerine doğal, sağlıklı ve kaliteli gıda ürünlerine halkımızın ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Gıda ürünleri envanterleri tutularak üretim planlaması yapılmalı, fiyatların çok sık aşağı ve yukarı inip çıkmasına izin verilmemelidir. Halkımızda da tüketici bilinci oluşturulmalı, gerektiğinde bazı marka ve ürünler sosyal medya ortamlarında teşhir edilerek ayıplı ürün ve markalar boykot edilmelidir.

Saygılarımla.

Ankara, 05.05.2017

Yılmaz Örmeci
Kayıt Tarihi : 5.5.2017 18:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Serap Irkörücü
    Serap Irkörücü

    Çok güzel bir yazı, hepimizin duygularını ve düşüncelerini dile getirmişsiniz, kutlarım Yılmaz Bey....

    Cevap Yaz
  • Güner Hacısalihoğlu
    Güner Hacısalihoğlu

    Makalenizi kutluyorum Yılmaz bey. Keşke herkes okuyup anlasa. İnsanlarımız da çok duyarsız maalesef. Yüreğinize kaleminize sağlık.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)