Mahir Odabaşı Şiirleri - Şair Mahir Odabaşı

Mahir Odabaşı

Dün temel ihtiyaçlar 5’ti, 10’du
Yetiyordu, varsa başını sokacak gecekondu
Ya bugün, arzu – istek 100 oldu, 1 000 oldu
Bulamayan asi, bulan ise doyumsuz oldu
İmkânlar çoğaldı, hastalıklar bir bir doğdu
Kimi sıkıntıdan, kimi zevkten streste boğuldu

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

aç gözlünün gözünü,
ya kanaat doyurur
ya da mezar toprağı
50'sinden sonra hızlı açar
yaşlılık yaprağı

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

Karbon monoksit renksiz kokusuz bir gaz
Maruz kalındığında tatlı uyku getirir biraz
Sonra bitmez rüyalara daldırır hiç kaldırmaz
Soba faciası derken, birde çıktı Soma faciası

Başladı işe on beşinde, yirmisinde, otuzunda

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

Her sözünde imalı konuşan,
Karşısındakiyle biracık dalaşan
Çok geçmeyip yine de barışan
…..Müdürüm NEREDE?
gelmiş geçmiş müdürlerin hası,
her kesimle oturup yerdi ekmeği aşı

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

dinde kız erkek ayrımı olmaz elbet,
şayet olsaydı kızlar görürdü rağbet
bunu ben değil, Allah Resulü demiş
sanki günümüz Müslümanlarını görmüş
....................................................,
öyleyse çocukların arkasında durulmalı

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

Bağırdınız, çağırdınız
Çil yavrusu gibi dağıldınız,
Mahir’de kaldı yapa yalnız
Müdürlerim neredesiniz,
Nasıl geçer günleriniz,
Çok yoruldunuz,

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

Eski ev – yeni ev
Eski eş – yeni eş
Eski şehir – yeni şehir
Eski imam – yeni imam
Eski uzman – yeni uzman
Eski müdür – yeni müdür

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

Sizce karanlık bir yerdeyiz
Ama hiçte öyle değil yerimiz
Ömür nasıl olsa bitecekti,
Biz erkenden gelmişleriz
Şehitlik makamına ermişleriz

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

Efendim yaklaşık 26 yıl önce, memuriyete başladığım yıllarda köyde görev yaparken, birkaç çocukla beraber köy çeşmesine giden yoldaki otları, döküntüleri temizliyoruz. Göze nahoş gelecek görüntü olmasın diye. Malum köylerde temizlik görevlisi de yok. O halde; bu işe el atmak, daha doğrusu rehber olmak devletin görevlisine düşer. Lojmanın bitişiğinde eşi rahmetli olmuş bir teyzenin evi var.Teyze de çok iyi birisi. Evinin bahçe duvarının önünde yolda kocaman bir taş duruyor.Traktörler geçerken zorlanıyor. Bende çocuklarla beraber uğraşa uğraşa bu taşı dereye yuvarladım.Kendimce engeli kaldırdım, yolu güzelleştirdim ve işe yaradım. Buraya kadar her şey güzel. Ama niyete bak, akıbete bak.Çünkü akşam felaket..

Sokakta bir gürültü… bir bağrışma… Aman Allahım bu da ne? Teyze yollara sığmıyor… Yıllardır duran taş kime dokundu..? TAŞI KİM ÇALDI? diye…Mahcubiyet içerinde ve birazda korkarak ben deyince, teyze bir anlam veremedi. Elin gariban memuruna ne zararı dokunacak ki dercesine…Ortamı yumuşatmak yine bana düştü.(Anladım ki; köye giderken sadece diploma yetmiyor.Köyün özelliklerini, insanların hassasiyetlerini tecrübe etmiş birinden dinlemek gerekiyor.Çünkü en iyi okul da tecrübedir ancak okul masrafı çoktur.)

Teyzem sen sakin ol bakalım.Ben gençleri toplar dereden taşı geri getirir aynı yerine koyarız deyince, baktım teyze biraz sakinledi. Ben kökü bir taş için bu öfke niye diye düşünürken, Teyze:’’Oğlum bu taşı 30 sene önce rahmetli amcan, traktörler geçerken bahçe duvarına dokunmasın diye koymuştu.Bu taşta onun hatırası var. Taşa her baktığımda rahmetli amcanı görüyorum ‘’ dedi.

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

son limanda durur bir gemi,
terk etmiş kaptan ve personeli
özlüyor olmalı ki gezdiği sahilleri
şimdi maziyi düşünüyor, gözleri nemli
Ve bekliyor vefa gösterecek birilerini..

Devamını Oku