Sıradan bir vatandaş.
İnadına ters açar laleler.
Buzullar güler.
Cilo'dur burası.
Eteklerinde Hakkari.
Dağlarında bir köy.
Adı Dağlıca.
Pazar günü Yahya Kemal'in izindeydim...
Ve aziz İstanbul'a bir tepeden baktım.
Düşündüm de, aşkımı son zamanlarda ne çok ihmal etmişim.
Baktım, küsmemiş ama alınmış.
Sanki arkasını döner gibi yaptı.
Hafta yeni başladı
Daha merhaba demeden akşam oldu.
Demek ki zamanı durdurmanın imkânı yok
Aç kapa gözünü, 24 saat geride kaldı.
İstanbul'u her yıl olduğu gibi sıcaklar bastı.
Zaten mevsimler de yolunu şaşırdı.
Ekolojik denge bozulmaya görsün, çivisi çıkar dünyanın.
Bu arada neler özlemiyor insan...
Örneğin benim favorim doğduğum topraklar, Amasya.
Yaş kemâle erince insan sık sık içsel yolculuk yapıyor.
Gönül bu, girmediği köşe kalmıyor.
Kâh çocukluk kâh gençlik yılları.
Tabii genellikle geçmiş zamanlar.
Ne yalan söyleyeyim, hoşuma da gidiyor.
Zaten hayat dediğimiz kavram yaşanmışlıkların bilançosu.
Yaşım yetmiş.
Demokrat Parti iktidara, ben gezegene merhaba demişim.
Çok şey gördüm hayatta.
Menderesler, Denizler asıldı, Mahirler kurşuna dizildi.
Ve 12 Eylül...
Tohum toprakla buluştu
Toplayıcıydı, avcıydı insan
Erectus, Spaiens devirleri çok gerilerde kalmıştı
Zordu mağarada hayat
GÜNEŞ DOĞARKEN
Hayatın tümünde acılar var...
Ne kadar az karşılaşırsan orayı mutluluk dolduruyor.
Aç kapıyı cennet
Ben geldim.
Ayakkabılarım da elimde.
Artık sonsuza kadar birlikteyiz.
İstop, sek sek oynar mıyız?
Ne de olsa sekiz yaşındayım.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!