eğilip bükülen
sesler gibisin demek isterdim
ama değilsin
eğilip bükülen
sesler gibisi yoktur
eğilip bükülen –seslerle-
dolduruyorum kıvrımlarımı
seninle değil
sen mi demelisin
ne yazık
ben mi
oyunlarımız olmadı
gerçeklerimiz ise acıydı
gözlerimden düşmeyen
yaşların sorumlusu sen misin
kader mi
görmeyen gözlerim çığlık atıyor
nefesim kendine şarkı söylüyor
içimde
gerçeklik buysa, reddedemem
kabulde
eşzamanlı olmadı çoğu şey
bir kılıcım var
o bir ölüm
öldüreceğim...ama kimi
iki kere iki dört
sıfır çarpı sıfır sıfır
bir çarpı bir bir
üç kere bir üç
biz bunlardan hangisiyiz
sıfır artı bir bir
sıfır bölü sıfır tanımsız
2 kere sıfır sıfır
sıfır eksi bir eksi bir
bir artı eksi bir sıfır
biz bunlardan hangisiyiz
belki de hiçbiriyiz
bizim işlemimiz tanımsız çıktı
ben bir bölü iki artı bir bölü ikiye razıydım
“bir”
belki gücü yetmedi tanrının bu işleme
cebri
belki biz bu düzende yeralamadık
yaralandık
ne tanrı tanrı olabildi
ne biz “biz”
ne tanrı tanrı kalabildi
ne de biz biz
hata ne matematikte ne tanrıda
ne de bizde
hepimizin kaderi buydu belki
oyunun bu sahnesinde
ne tanrı tanrı olabildi
ne matematik varlığını ispatlayabildi
ne de biz
tanrımı asmadım kalbimde
matematiğe küsmedim
seni silmedim kalbimden
kim bilir belki tanrı benim!
ne senin ne kendimin
hiçbirşeyin tanrısı
bana bunları söyleten ne
bana bu hayatı yaşatan ne
adımızın sadece ilk harfleri büyük
gerisi...
tüm harflerimi sildim, alfabemden
tüm harflerini sildim, alfabemden
şekillerle yontulacaksa aklım
şekillerle kavrayacaksa bundan sonra da
varsın kavramasın
kavrayamadığı boşluğu, doluluğu
14.02.2005 – gece yarısı.
Fevzi CebeKayıt Tarihi : 8.1.2006 19:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!