Memo , Diyarbakir'ın dar sokaklarında büyümüş,
hayatın acımasız yüzüyle erken tanışmış bir genç adamdı.
Gözlerinde derin bir hüzün, yüreğinde ise dinmeyen bir sızı vardı.
Hayata küsmüş, aşk yaralarıyla perişan olmuştu.
Sevdiği kadın onu terk etmiş, Memo'yu özlem, hasret ve sitemle baş başa bırakmıştı.
Geceleri Dicle Nehri'nin kıyısında oturur, yalnızlığıyla dertleşirdi.
Kaygıları ve tasaları o kadar büyüktü ki, sanki tüm dünya omuzlarına yüklenmişti.
Gözyaşları yanaklarından süzülürken, içindeki öfke ve çökmüş aşk acısı onu paramparça ediyordu.
Bir gece, Hevsel Bahçeleri'nde dolaşırken, eski bir ağacın altında bir not buldu.
Notta şu sözler yazılıydı:
Umutsuzluğa kapılma, Memo. Hayatın acımasız yüzüyle karşılaşmış olsan da, içinde hala bir umut ışığı var.
O ışığı bul ve yeniden doğ."
Memo, bu sözlerden derinden etkilendi. İlk defa biri ona umut vermişti.
Memo, o yazıda güç alarak, yeniden hayata tutunmaya karar verir.
Diyarbakır'ın sokaklarında dolaşırken, yeni dostluklar kurup.
Aşk acısı hala yüreğindeydi ama artık umutsuz değildi. Ve bir gün
Dicle Nehri'nin kıyısında otururken, güzel bir kadınla tanıştır.
Kadının adı Leyla'ydı. Leyla, Memo’nun hayat hikayesinden çok etkilenir.
Zamanla, Memo ve Leyla arasında büyük bir aşk doğar.
Memo, Leyla'nın sevgisiyle yeniden hayata bulur.
Memo o çektiği Aşk acısını yavaş yavaş tam unutmaya başlarken,
Leyla amansız bir hastalığa yakalanır ve bu hastalık leylayı memodan alıp götürür
Ve Memo başlar ağıt yakmaya
Leyla’m gitti, canım gitti, kara bir hastalık aldı onu benden,
O narin bedeni yorgun düştü, dayanamadı o amansız dertten.
Gözlerim görmez oldu, dünya karardı bir anda,
Leyla’m yok artık yanımda, bu Memo nasıl dayanır bu acıya?
O Leyla ki, canımın içi, ruhumun en saf aynasıydı,
Gülüşü bahardı ömrümün, nefesi havamdı, şifasımdı.
Hayaller kurmuştuk birlikte, Diyarbekir’in güneşli yarınlarına dair,
Oysa şimdi o yarınlar sensiz, bir karanlık zindan bana.
Hatırlar mısın Leyla, o ilk umut dolu bakışmayı,
Dicle Nehri'nin kıyısında,
Yüreğime düşen o sevda çiçeğini, solmayacak sandımdı.
El ele tutuşup yürüdüğümüz o uzun, umut dolu günler nerede,
Şimdi her adımım sensiz, bir ağırlık çöktü bu bedene.
Sen yoksun artık, Hevsel Bahçeleri sensiz daha bir sessiz,
Dicle bile yavaş akıyor sanki, yas tutuyor o güzel gözlerine.
Kırklar Dağı’ndan eser rüzgar, fısıldar o güzelim adını her an,
Ama sen yoksun yanımda, bu garip Memo nasıl dayanır inan?
O güzelim gözlerin Leyla, o tatlı, şefkat dolu sözlerin nerede,
Sensiz geçen her saniye, bin hüzün birikiyor bu kalpte.
Sağlıkla, mutlulukla dolu yarınlar hayal etmiştik, o düşler nerede,
Şimdi soğuk bir toprak örtüyor seni, o narin bedeninle.
Memo ağlar şimdi, gözyaşları dinmez bir sağanak gibi akar,
Yüreğindeki o derin sızı, dinmez bir feryatla yakar.
Sensiz geçen bu ömür, bir eksik Leyla, bir yarım hikaye,
Nasıl yaşarım sensiz ben, bu can nasıl katlanır bu çileye?
Ah Leyla’m, en güzel yarim, o amansız hastalık aldı seni,
Yetişemedim o son nefesine, tutamadım o titreyen elini.
Mezarın başında şimdi, toprağın o soğuk, sessiz yüzünde,
Affet beni Leyla’m, sensiz geçen her an, bu garip Memo’nun hüzünde
.
Leyla’m... Canım Leyla’m... O amansız hastalık... Aldı seni... Sensiz bu hayat... Dayanılmaz...
Kayıt Tarihi : 4.4.2025 11:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!