Ellerinde çöpten bulduğu ekmek parçası,
Gözlerinde mutluluğun ışıltısı var.
Küçücük omuzunda hayatın yükü,
Göz görürde nasıl sızlamaz vicdanlar.
Tok açın halinden hiç anlamıyor.
Dağlar, Allah’ın yüceliğini hatırlatıyor.
Öyle dimdik, ihtişamlı duruşlarıyla
Sarsılmaz ve baş eğmez bir halleri var.
Sanki, el açıp durmuşlar duaya
LEYLA GÜLEÇÖZ
Şu arzın bağrında bir uğultu var.
Bir çığlık bir feryat tüm kulaklarda
Binalar yıkıldı, dağlar yürüyor.
Nedir bu toz duman, tüm sokaklarda
Ey...! koşuşan insanlar, kaçış nereye ?
Allah sabır diyor…
Rabbim ister de ben etmez miyim?
”Kulum bu senin imtihanın,
Sabredersin de mükafatını vermez miyim?”
Mevlam verdiğin her çile başım üstüne!
Öptüm, başıma koydum,
Şu derin sularda
Derin bir mana var dedim.
Derinlerinde yüreğimin
Derin sızılar var dedim.
Derin bir mevzuydu bu
Derince açılmıştı
Seherde bülbüle gül getirirsen,
Bülbülün sevdiği güle dönersin.
Sen Rab’bini zikre devam edersen,
Mevlanın sevdiği kula dönersin.
Sustum olmadı…
Konuşacak oldum, imanım edep dedi.
Sarsıldı içimde dostluk inancı.
Candan bildiklerim kuyu kazarken,
Utanmadan yüzüme gülüyorlardı.
Her Allah diyeni samimi bildik.
Kimi seversen bir gün ayrılırsın…
Anneni seversin, bir gün ansızın gider.
Babanı seversin, çaresiz o da seni terk eder.
Anne- baban istemeden ayrılır senden ama,
Canından öte bildiğin evlatların,
Arkasına bile bakmadan çekip gider.
Ey nefsim !
Yol artık uzun değil.
Sonuna geldik.
Dünya üç gündü.
Dün çok eskilerde kaldı.
Bugün de akşama erişti.
ÖLÜM SON DEĞİL
Ölüm! ömrümüzün sonu değil ki,
Bilakis bitmeyen sonsuzluğudur.
Sevenin sevgiliye kavuşması,
Ve nihayetsiz mutluluğudur.
Yaşlı gönlümüzün tazelenişi
Tazelenmiş ömrün olgunluğudur.
Ölüm! ömrümüzün sonu değil ki,
Bilakis bitmeyen sonsuzluğudur.
ANNEMİN DUALARINDA
Bu gün yine gözlerim ufuklara daldı.
Seyrettim Rabbimin ihtişamını
Ağlamadım, ağlamam artık
Gözyaşı döken şu martılardı.
Merhameti…
Bir kedinin sokulganlığında buldum.
Sevmeyi bir çocuğun avuçlarında
Huzuru secdelerde buldum.
Mutluluğu… ...
BABAM
Bir yılı aşkın bir zamandır
Sesini duymadım…
Yüzünü unutmadığım gibi,
Sesini de unutmadım.
Zile basar seslenirdin,
Çocuğum evde misim?
Ben evdeyim Babam.
Hani sen nerdesin?
Koskoca bir çınardın,
Sırtımı yasladığım.
Canımdın, babamdın.
...