sustu yüzünün lalezarları
inceldi kaşlarının mor kavisi
uzun uzun yollar döşedin
gamzelerinin turna gözüne
boş bir sözü sen düşürdün
dillere
oysa her sözün bir hikayesi olmalıydı
ve
bu yağmurları sen çağırdın
bu rüzgârları bu fırtınaları
bu ölümlü masalı
sen anlattın
sen inandın
aklının kilitli odalarına
güneşi doğurmadan sen batırdın
kül artık gözlerinin son lavları da
kısır bir ırmak gibi kaldın
yollarda
bak
deniz orada iki adım ötende
ama iki dağın ortasında sen kurudun
lanetli akbabalar çoğaldı yaralı ağzında
yağmur tüneği oldu fecri sönmüş
kuyu gözlerin
gök eğildi artık kırık boynuna
bilmedin her ölüm uykuda gelir sabaha
ses vermek için geç kaldın Tanrıya
ardından yürüyen günahlarını da
sen topla
bırakıp gittiklerine takılıp üzülme
amaçsız bir hortum gibi hep boşa dönüyor dünya
11062024
08:36
Kayıt Tarihi : 13.6.2024 20:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!